Z KUŞAĞI’NI ANLAMAYA ÇALIŞIRKEN, ‘T KUŞAĞI’NA NASIL HAZIRLANACAĞIZ?

Z KUŞAĞI’NI ANLAMAYA ÇALIŞIRKEN, ‘T KUŞAĞI’NA NASIL HAZIRLANACAĞIZ?

2000’li yıllarda doğanlara ‘Z KUŞAĞI’ deniyor. İnternet kuşağı olarak tanımlanan bu çocuklar, teknolojik olanaklarla iletişim ve ulaşım sağlıyorlar. Z kuşağı, diğer tüm kuşaklardan farklı olarak teknolojik gelişmeleri takip edebilen ve bu sürece hızlı uyum sağlayabilen bir nesli ifade ediyor. Z kuşağı çocukları bir önceki dönem olarak nitelendirilen Y kuşağı çocukları gibi dışarıda sosyalleşebilen, sokakta oynayan bir nesil değil. Aksine Z kuşağı çocuklarının internet teknolojilerine son derece hâkim, teknik zekâları gelişmiş bireyler olacağı öngörülüyor. Bir diğer öngörü ise yüksek algı ve eşzamanlı birden fazla işle ilgilenebilme kabiliyetinin gelişeceği yönünde.

Bizler bu çocuklara ve bu çocukların ortaya koyacağı dünyaya hazırlanırken, yepyeni bir kuşağın daha geldiğine şahit olmaya başladık. Uzmanlar buna ‘T KUŞAĞI’ adını veriyor.

Kimlerden mi bahsediyorum?

Hani  annelerin  yemek  yedirebilmek için tablet ya da telefonlardaki aplikasyonları, interaktif oyunları açmak zorunda kaldığı bebekler var ya, onlardan bahsediyorum. Artık bebeğin ilk hareketleri ekrandaki nesneleri dokunmatik olarak büyütmek ve küçültmek oluyor. Böyle bir neslin klasik yöntemlerle bir eğitim anlayışının olması ya da meslek seçiminde bulunması beklenir mi? Elbette beklenmez.

T kuşağının girişimcileri, şirketleri, çalışanları, tüketicileri nasıl olacak? Dünyanın en başarılı,  en  öngörülü şirketleri artık bu konu üzerine yoğunlaşıyor. T kuşağı çocuklarıyla iş hayatındaki organizasyonel yapı da hiyerarşik olmaktan çıkıp daha esnek yapıya doğru uzanıyor. Artık operasyonel işlerin çoğunun robotlar ve yapay zekâ marifetiyle yapılabildiği, daha çok analiz yeteneği gelişmiş, fark yaratmaya ve bunu pazarlamaya odaklanmış yöneticilerle bir arada olacağımız dönemler uzak değil.

Bulut bilişim, sanal gerçeklik, 3D teknolojileri, hologram teknolojisi, insansız hava araçları gibi alanlar geleceğimizi belirleyecek. Teknoloji güvenliği, tasarım teknolojileri, genetik ve nanomühendislik gelecekte daha fazla önem kazanacak ve aranacak meslek alanları olacak.

Aynı biçimde teknolojiyle büyüyenT kuşağı karar verici ve iş hayatında söz sahibi olmaya başladıkça bankacılık sisteminden pazarlama stratejilerine ve tüketici alışkanlıklarına değin farklı bir dünya için yatırım yapmak gerekecek. İşletmelerin insan kaynak- larından ürünlerine kadar bu sürece hazırlık yapmaları son derece önemli…

Mobil uygulamalar, sanal mağazalar, e-ticaret nerdeyse 10 yıldır hayatımızda. Dijital teknoloji, aynı biçimde bağımlılık T kuşağı üzerinde ağırlıklı olmak kaydıyla bağımlılık yaratıyor. Halen sosyal medya üzerinden tanıtım ve pazarlama çalışmaları yapmayan firmaların olması düşündürücü.

Aslında buradaki en önemli enstrüman algı yönetimi. Özellikle büyük şirketler stratejilerinde, teknolojiye özendirecek ürünler piyasaya sürmek ya da teknoloji kullanarak ürünlere olan talebi artıracak çalışmalar yapmak var.

Özellikle dokunmatik icatlar sebebiyle önümüzdeki yıllarda iş hayatı içerisinde ağırlığını hissedeceğimiz yeni nesil ‘Touch Generation’, yani T kuşağı olarak anılmaya başladı. Google, Microsoft gibi dünya devlerinin T kuşağına yönelik ürünler konusunda ağırlıklı olarak çalıştığını biliyoruz. Aynı biçimde bu ürünlerin pazar payında Türkiye’nin de azımsanmayacak bir yeri bulunuyor. İşte, bu kuşağın yöneticisi olmak ve onlarıiş hayatına motive etmek çok önemli…

Hayata bakışı ve değerleri farklılaşan bir kuşağın organizasyona aidiyetini sağlamak için farklı yöntemler ve fırsatlar yaratmak gerekecek. Sürekli dinamik tuttuğunuz ve bireysel gelişimlerine daha fazla önem veren kurum içi girişimci profilinde çalışan olduklarını unutmamalıyız. Y kuşağının ağırlığını hissettiğimiz ve çalışma hayatına adapte etmekte zorluk çektiğimiz bir kuşak varken, T kuşağına hazırlık yapmak ve daha inovatif çözümler üretmemiz gerektiğini bilmeliyiz

İşletmelerimizde aynı dili konuşabildiğimiz farklı alanlar yaratabilmeli ve bunu teknolojinin marifetleri ile kuşatacak biçime getirmeliyiz. Bilgiyi daha hızlı işleyecek ve dönüştürecekbir kuşakla karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız. Networkü dijital dünya ağırlıklı yapabilen, hizmeti daha çok outsourcing, yani dış kaynak kullanı- mı yöntemi ile çözen bir nesille karşı karşıyayız.

Global düşünebilen, teknolojiden sonuna dek yararlanmayı isteyebilecek, hızlı ve dinamik bir kuşakla birlikteyiz. Daha çok sade çözümlerle pratik olabilen, e-ticaret üzerinden birçok konuyu çözümleyebilen ve mutlaka sosyal sorumluluk alanında çalışmayı önemseyen bir nesil…

Hazır mıyız? İşimizi, şirketimizi, markamızı, ürünümüzü, hizmetimizi buna hazırlıyor muyuz?

Esra ÖZDEN

.

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img