Üstün Zekalı ve Yeteneklilerde Duygusal Gelişim
Duygular ve duygusal gelişim, psikolojinin uzun yıllar kayıp kıtalarından, ihmal edilen topraklarından biri olmuştur. Nasıl hissettiğimiz ya da hissettiğimiz duyguları nasıl deneyimlediğimiz ne düşündüğümüz ya da nasıl davrandığımızdan çok daha sonra gelen bir inceleme konusu olmuştur. Diğer bir deyişle davranışın ölçülebilirliği ve beynin muazzam bilişsel kapasitesi karşısında duyguların iniş çıkışlı, tekinsiz yapısı kaygan bir zemin olarak görülmüş ve ele alınması bir o kadar ötelenmiştir. Böyle bir tarihsel seyirde bu yazının inceleme konusu olan üstün yetenekli çocuk ve gençlerin duygusal gelişimine duyulan ilgi de bilişsel gelişimine gösterilen ilgiden çok daha sonra gelmiştir. Oysaki üstün zekalı ve yetenekli çocuk ve gençlerin yalnızca entelektüel zenginliklerine odaklanıp duygusal ve sosyal gelişimlerini ihmal etmek onların bütüncül gelişimlerine zarar vermektedir. Konu, üstün zekalı ve yetenekli çocukların duyuşsal alan gelişimi olduğunda söylenmesi gereken sözlerin başında onların duygusal dünyalarının, tıpkı düşünsel dünyaları gibi oldukça kompleks bir yapı sergilediği ve duygu yoğunluklarının yüksek olduğudur. Diğer bir deyişle üstün zekalı ve yetenekli bir çocuğun bilişsel süreçleri, düşünme sistemi ve entelektüalitesi akranlarına oranla çok daha gelişmiş olduğundan duyuşsal deneyimleri de bir o kadar derinlikli ve yoğunluklu bir tablo sergilemektedir. Fakat elbette bu, onların akranlarına nazaran daha fazla duygusal güçlükle karşılaştığı ya da daha fazla duygusal sorun yaşadığı anlamına gelmemektedir. Aksine, koruyucu ve geliştirici önlemler alınarak yetiştirildiklerinde beyinlerinin o büyüleyici kapasitesinin fonksiyonlarını daha işlevsel bir biçimde yerine getireceği anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle bu, onların dünyayı daha farklı bir biçimde deneyimlemeleri demektir. Zira sahip oldukları duyuşsal hafıza akranlarından oldukça ileri seviyededir. Bu gençler olaylara eşlik eden duyguları çok iyi hatırlayabilmekte; aradan uzun yıllar geçse bile duygularını deneyimledikleri haliyle anımsayabilmektedir. Bununla birlikte üstün zekalı ve yetenekli çocuk ve gençler duygu düzenleme becerisi edinemezse korku, kaygı, suçluluk ve kızgınlık gibi olumsuz içerikli duyguları daha yoğun bir biçimde deneyimlemektedir. Eleştirel düşünme becerileri de son derece güçlü olduğundan adaletsizlik, hakkaniyetsizlik ve eşitsizlik olarak algıladıkları durumlar karşısında yaşadıkları duygusal yoğunluk oldukça yüksek oranlarda seyretmektedir. Çünkü onlar her şeyi diğer insanlardan daha derin deneyimlemektedir. Bunu fark ettiklerinde ise “Etrafımdaki kimse böyle hissetmiyorsa bende yanlış giden bir şeyler olmalı!” tarzında çıkarımlarda bulunmaları ya da içsel sorgulama ve çatışmalar yaşamaları muhtemeldir. Bu tür durumlarda özellikle, bu duyguları derin ve yoğun bir biçimde deneyimlemelerinin gelişimlerinin olağan bir parçası olduğunu fark etmelerini sağlamak önemlidir. Aksi takdirde kendileri ve akranları arasında el yordamıyla oluşturulmuş normallik/ anormallik tanımlamaları üzerinden gelişen, kapatılması güç bir ötekileştirme uçurumu oluşmaya başlayabilmektedir. Örneğin diğer çocuklar üstün zekalı ya da yetenekli çocukların olaylar karşısında verdiği tepkileri gülünç ve aşırı bulurken onlar da akranlarını sığ, yetersiz ve duyarsız görmeye başlayabilmektedir. Üstün zekalı ve yetenekli çocukların duygusal gelişiminde şüphesiz ki en büyük görev ebeveynlerine düşmektedir. Anne ve babaların çocuklarıyla duygularını konuşabilmesi, onların duygusal yaşantılarını takip edebilmesi, onlara duygusal konulardaki hassasiyetlerinin bir zayıflık ya da anormallik olmadığını fark ettirebilmesi ve ayrıca duygularını düzenleme becerisi kazandırabilmesi son derece önemlidir. Bu amaçla en sık başvurulan yöntemlerden biri duygu termometresidir.
Bu etkinliğin uygulaması şöyledir: Çocuğa her gün “Bugün kendini nasıl hissediyorsun? Bu duygunu 1 ile10 arasında puanlasan kaç puan verirsin?” şeklinde rutin bir duygudurum kontrolü yapılmaktadır. Ardından hissettiği duyguyu tanımlamasına, o duyguyu hangi durumlar neticesinde deneyimlediğini fark etmesine ve duyguları üzerine konuşmasına olanak tanınmaktadır. Nefes egzersizleri de çocuğa duygu düzenleme becerisi kazandırmada başvurulabilecek yöntemlerden biridir. Bu egzersizleri öğrenmek üstün zekalı ve yetenekli çocuğun stresin bedeninde yarattığı semptomları fark etmesine, tanımlamasına ve bu sinyalleri alır almaz kendini rahatlatabilmesine yardımcı olmaktadır. Bahsi geçen egzersizlerin öğretimi için en uygun zaman yatmadan önceki, yani uykudan önceki zamandır. Kendini telkin becerisinin geliştirilmesi de üstün zekalı ve yetenekli çocukların duygu düzenleme becerisi kazanmasına yardımı dokunacak yöntemlerden biridir. Olumsuz duygular deneyimlediğinde duygularıyla konuşma becerisi kazanan çocuk ve gençler onları daha kolayca olumluya çevirebilmekte ya da hiç olmazsa onları nötrleyebilmektedir. Kendini telkin uygulaması şöyle işlemektedir: Çocuk yoğun bir stres altında olduğunda ya da hayalkırıklığına uğradığında “Tüm bu kaygı, korku ve stresten oluşmuş kuleyi ben yaptım ve bu blokları teker teker hafifletip aşağıya çekebilecek olan da benim. Bunu yapabileceğimi biliyorum.” diyerek kendisini teskin etmektedir. Yukarıda sözü edilen üç tekniğin yanı sıra elbette ki aile içi etkili iletişim de önemlidir. Sağlıklı bir duygusal ve sosyal gelişim için ebeveynlerin, çocuklarının duygu ve düşüncelerini dinlemeye yeterince zaman ayırmaları, dinledikleri sırada yargılayıcı olmamaları, onların sözünü hiçbir şekilde kesmemeleri, dikkatini dağıtmamaları, tavsiye vermemeleri, nutuk çekmemeleri ve ahlaki bir baskı kurmaya çalışmamaları önemlidir. Ayrıca çocukların hassasiyetlerini takdir etmeleri ve hissettikleri duyguları minimalize etmeye (olduğundan daha düşükmüş gibi göstermeye) çalışmamaları önemlidir. Çünkü hissettikleri duygular, olduğundan daha düşük gösterilmeye çalışılırsa üstün yetenekli çocuk ve gençler duygularını ifade etme konusunda kendini rahat hissetmeyip paylaşmamayı yeğleyebilir. Özellikle de “Sen de çok hassassın! Boşver gitsin, umursama.” “İyi olacak, geçecek” gibi sözler söylemek bu duruma zemin hazırlayabilir. Sözün özü, duygulara hürmet gösteren bir aile içi iletişim üstün zekalı ve yetenekli çocuk ve gençlerin duygusal gelişiminde son derece önemlidir.
KAYNAKLAR Hurley, K. (3 Ocak 2020). Emotion regulation and gifted child. https://www.everydayfamily.com/blog/ emotional-regulation-and-the-gifted-child/ adresinden alınmıştır. Sword, L. K. (3 Ocak 2020). Emotional intensity in gifted children . https://www.sengifted.org/post/emotional-intensity-in-gifted-children adresinden alınmıştı
Dr. Duygu DİNÇER İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Yaz