TATİL VE AKADEMİK HAYAT
Eğitim öğretim döneminin sone ermesiyle başlayan uzun bir tatilin öğrencilerde meydana getirdiği bilgi ve beceri kaybının emek, zaman, enerji, aynı zamanda ekonomik bir kayıp olduğunun farkında olmamız gerektiğini vurgulayarak başlamak istiyorum bu sayıdaki yazıma.
Deneyimlerim göstermiştir ki öğrenciler sanki ders defterlerine anlatılan konuları unutmak için not alıyorlar, okul bitiminde “bu gün öğretmen ne anlattı ve bu gün ben ne öğrendim?” sorusunu sormadan o günü bitiriyorlar. Ve maalesef bununla yetinmeyip dijital çağın araçlarına kendilerini teslim ediyorlar.
Bazı öğrencilerin de öğrenemediği konuları, çalışamadığı dersleri yaz tatilinde rahat rahat çalışırım diyerek öteledikleri, ne yazık ki kitaplarının kapaklarını daha açmadan “tatil ne çabuk bitti” serzenişleriyle okul sıralarına binbir pişmanlıkla döndüklerini biliyorum.
Tatil ve akademik hayat arasında bir ilişki vardır. Pek farkına varamasak da tatilin uzun olması bilgi kaybının yıl içinde en az birkaç ay öğrenilen bilgiden daha fazla olduğu aynı zamanda geçilen akademik basamaklar arasında bilgi boşlukları meydana getirdiğinden bu durum öğrenci başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. 1996 yılında Missouri, Columbia ve Tennessee Üniversitesi’nden araştırmacılar uzun tatil süresinin olumsuzluğunu şöyle sıralamışlardır:
- Sosyo-ekonomik düzeyden bağımsız tüm çocuklar öğrenme kaybına uğramaktadır.
- 12 yıllık temel eğitimin sonunda yaz tatili kaynaklı öğrenme kaybı bir akademik yıla tekabül etmektedir.
- Matematikteki öğrenme kaybı okuma kaybından daha fazla olmaktadır.
Öğrenme denilen eylem doğumdan ölüme, beşikten mezara giden kesintisiz bir süreçtir. Bunun en programlı kısmı okullarda yapılsa da hayatımızdaki sosyal, kişisel, mesleki öğrenmelerin büyük bir kısmını okul dışı zamanlarda gerçekleştirmekteyiz. Sonuç olarak okul dışı zamanlar tıpkı okul hayatı gibi hayatın bütün basamaklarında önemli bir süreçtir.
Bugün ne eğitimciler ne de anne babalar tatili ne okulun kapanışı olarak değerlendirmeli ne de boşa geçirilen bir zaman dilimi olarak görmelidirler.
Dünyanın gelişmiş teknolojilerine sahip toplumların, okul dışı zamanları okul süreçleri kadar önemli gördüklerini bu zaman dilimini daha verimli geçirmek için planladıklarını görürüz.
“Karne tatili” de dediğimiz yaz tatili bilgi kaybının olduğu bir “bilgi katili” dönemi olmamalıdır. Sosyal öğrenmelerin, kendini yenilemenin, geleceğe yönelik planlamaların yapılabileceği “fırsat tatili” olarak düşünülmeli ve planlanmalıdır.
Yaz tatiline yani fırsat tatili dönemine girerken Eğitimde Rehberlik Dergisi olarak bu sayıda da birbirinden değerli uzmanlara ve kıymetli görüşlerine yer verdik.
Sonraki sayıda görüşmek dileği ile…
ÖMER ÖCAL
Yorumlar
Yorum Yaz