SÜRDÜRÜLEBİLİR  BİR ÇEVRE İÇİN EKOLOJİK  EGO

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ÇEVRE İÇİN EKOLOJİK EGO

1 950’lerden sonra sağlık koşullarının iyileşmesi, tarım tekniklerindeki gelişmelere bağlı olarak gıda arzının artması ve tüm dünyayı etkileyen savaşların son bulmasıyla birlikte nüfus artış hızı yükselmeye başlamıştır. 1950 yılında 2,5 milyar olan Dünya nüfusu 2000 yılında 6 milyara ulaşmış, 2018 itibariyle de 7,5 milyarı aşmıştır. 1970’li yıllardan sonra artan şehirleşme, endüstrileşmenin gelişmesi ve tarımsal üretimi artırmak için kullanılan kimyasal gübre ve zirai mücadele ilaçlarına bağlı olarak çevresel sorunlarda çeşitlenmiş ve artmaya başlamıştır. Sosyo-ekonomik gelişmesini tamamlamış ülkelerde yapılan tüm ekonomik faaliyetlerde çevreye karşı duyarlılık ön planda tutuluyor olsa da gelişmekte olan ülkelerde halen çevresel sorunlara yol açan etkinlikler göz ardı edilmekte ve çevreye verilen zararlar maalesef ki her geçen gün artmaktadır. İnsanların insan ve doğal ortam arasındaki ilişkileri egoları aracılığıyla gerçekleşir. Bireylerde sağlıklı ve karakterli bir ego inşa edilmesi, insan-insan ilişkilerinde önemli iken, ekolojik bir egonun inşası, insan-doğal ortam arasındaki ilişkilerde büyük öneme sahiptir. İnsanın doğayla ilişkilerini düzenleyen ego bileşeni ekolojik egodur. Egonun çevreyle ilişkilerini düzenleyen ekolojik ego, duygu, düşünce ve davranış boyutlarında doğaya zarar vermeyen, doğadaki tüm biyotik (canlı) ve abiyotik (cansız) unsurlara saygı duyan sabit bir ego halidir. Bu bakımdan egonun şekillendiği çocukluk döneminde sağlıklı ve karakterli ego ile ekolojik ego inşası, çevre korumasına yönelik etkinliklerde kritik öneme sahiptir. Dürtüsel ihtiyaçlarını tatmin etmeye odaklanmış id ile kendini gerçekleştirmiş ve iyi-kötü arasında ayrım yapmayı öğrenmiş olan süperego arasındaki uzlaştırıcı görevini üstlenmiş olan ego insan yaşamını düzenleyen kişilik bileşimlerinden biridir. İnsan egosu tüm yaşamı boyunca büyük etkiye sahiptir. İnsan egosunun ekolojik bir yaklaşımla eğitilip geliştirilmesi, gelecek nesillere bırakacağımız hatta Kızılderili reisinin dediği gibi torunlarımızdan ödünç aldığımız dünyanın/doğal çevrenin korunması ve sağlıklı biçimde aktarılmasında büyük öneme sahiptir. Çevre etiği ile ilgili yaklaşımlara bakıldığında canlı merkezci (biocentric) yaklaşımlarla başlanmış ve çevre merkezli (ecocentric) yaklaşıma doğru değişim yaşanmıştır. İşte egonun hakim olduğu bireyler biocentric yaklaşımda olduğu gibi kendini evrenin merkezinde görür ve her şeye sadece işine yaradığı ölçüde değer verirken ekolojik egoya sahip olan yetişmiş bireyler ise ecocentric yaklaşıma uygun olarak ekosistemi oluşturan tüm canlı-cansız varlıkları eşit olarak görecektir. Sürdürülebilir bir çevre ve gelecek için ekolojik egoya sahip bireyler yetiştirmek eğitim sisteminin temel hedeflerinden biri haline getirilmelidir. Ekolojik egoya sahip bireyler, yaptıkları faaliyetlerde varoluşunu ve yaşamını mümkün kılan canlı ve cansız çevreye zarar vermekten kaçınır. Çevreye ve çevredeki varlıklara sahip olma duygusu canlı-cansız çevreyi oluşturan unsurlarla birlikte yaşama arzusuna dönüşmüştür. Günlük yaşamlarında canlı ve cansız çevreyi kullanırken adalet ve saygılı olma ilkelerine göre hareket etmeye özen gösterirler. Yaşamları için gerekli olan bitki, hayvan, toprak ve su gibi tüm ekosistem öğelerini ihtiyacı kadar ve sürdürülebilir biçimde kullanmaya dikkat eder. Egosunu ekolojik hale getirmeyi başarmış bireyler günlük yaşamlarında tükettiği kadar üretmeyi, ürettiği kadar tüketmeyi ve kullandığı ürünleri tekrar kullanılabilir hale getirmeyi yaşam biçimi haline dönüştürebilir. Sürdürülebilir bir gelecek ve kaynak kullanımı için insanların diğer canlılara göre üstün değil onlarla aynı kategoride olduğu bilinciyle hareket etmeli, yapılan tüm sosyo-ekonomik faaliyetlerde bu bilinçle hareket edilmelidir. Eğer ki, insanlar egolarını dinleyerek kendilerini canlı ve cansız çevrenin hakimi olarak görür ve bu doğrultuda yaşamlarını sürdürürlerse gelecek nesiller için gezegenimiz yaşanmaz bir duruma gelecektir. Günümüzde yaşanan ve gelecek nesiller için büyük tehlike oluşturacağı öngörülen çevresel sorunlarının çözümü ve önlenebilmesi noktasında egolarını ekolojik hale getirebilmiş bireylere ihtiyacımız vardır. Çevrenin kirlenmesi ve korunması konularının öznesi kuşkusuz insandır. Çevresel sorunların temelinde insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ego merkezli tutum ve davranışlar sergilemeleri büyük rol oynar. Bu sorunların çözümü ve yaşanabilir bir gelecek için ise ekolojik egoya sahip bireylerin sayısının artırılması gereklidir. Sürdürülebilir bir gelecek ve kaynak kullanımı için insanların diğer canlılara göre üstün değil onlarla aynı kategoride olduğu bilinciyle hareket etmeli, yapılan tüm sosyo-ekonomik faaliyetlerde bu bilinçle hareket edilmelidir. |

 

Dr. Abdullah TÜRKER Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img