SENİ DİNLİYORUM
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren farklı şekillerde iletişim kurmaya başlarız. Bebeklik döneminde bunu ağlayarak yada reflexlerimiz ile beden dilini kullanarak yaparken, Çocukluk döneminden itibaren ise, bir başkasıyla duygularımızı paylaşmak için ihtiyaç duyduğumuz iletişim eylemi bizim benliğimizi ve varlığımızı kanıtlamamızı, ruhsal ve fiziksel doyuma ulaşmamızı sağlamaktadır. İletişim Kaynaktan aktarılacak bilgilerin doğruluğu ve içtenliğinin yanında, bu bilgileri anlayacak bireyin de iletişimde diğer bir güçlü parça olduğunu görürüz. Doğru iletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir der kaynaklar, yani iletişim için bir kaynak, bir mesaj, bir alıcı gerekmektedir. Fakat sadece konuşmak mı iletişim? Bu süreçte iletişimi birçok öğe destekler jest ve mimikler beden dili ses tonu vb. eklenir iletişime, sadece konuşmak yeterli değil tabi ki.
Konuşma tarzının ve kiminle konuşulduğunun da büyük bir önemi vardır iletişimde. Sözcükleri dikkatli seçmek, aktarılmak istenen durumu en net biçimde karşımızdakine aktarmanın önemi yadsınamaz. Öyleyse bunca bilginin olduğu yerde biz çocuklarla nasıl bir iletişim halinde olmalıyız? Ailenin her alanda olduğu gibi bu konuda da başrolde olduğunu görmekteyiz. Çocuklarımıza kendini ifade etme fırsat verilmeden bir çocuğun iletişiminin güçlü olduğunu düşünmek ve beklemek anlamsız olacaktır. Fırsatlar verilirken özgüvenin de yanında bir eşlik eden olgu olduğunu unutmamalıyız. Çocuklarda yaşları gereği yapılması gereken aktivitelerle iletişim dünyasını geliştirmek mümkün. Daha küçük yaşlarda öğrenilen şarkılar, bilmeceler belki herhangi bir oyunun parçası olması iletişimi başlatabilmesi için olan gerekli aşamaların biri olacaktır. Ayrıca çocukların iletişimi başlatabilmesi için onlara güvenilir olduğunuzu hissettirdiğiniz takdirde daha kolay bir şekilde bizimle iletişimi gerçekleştirecektir. Korkunun olmadığı ve sevginin olduğu her yer çocuk için güvenli alan demektir. Uzmanlar çocuklar ile iletişim kurarken ‘Göz hizası’ diye bir kavramı aktarıyor bize… Seni duyuyorum, anlıyorum gibi algılama yetisini arttıracak sadece onunla ilgilendiğimizi hissettirecek ve iletişim kurmayı daha kolay hale getirecek bir kavramdır. Çocuklara onları dinlediğinizi hissettirin.
Gelişim ve dil paralel bir yapı izlediği takdirde iletişimde açık bir kapı kalmayacaktır. Günümüzde iletişim gittikçe azalırken çocuklarımızı oyun kuran, iletişimi başlatan, kendini ifade edecek özgüvene sahip bireyler olarak yetiştirebilmek için onlarla iletişimimizi ebeveynler olarak ilk başta biz iletişime önem vererek desteklemeliyiz.
Gelelim iletişim sorununun en çok yaşandığı döneme; ergenlik çağına gelen bir çocuğun iletişimde bir takım sorunlar yaşadığını da görürüz. Kendini odasına kapatan iletişim kurmaktan kaçınan, Asi davranışlar, duyulmak istenmeyen sözler… Herkesin hayatında böyle bir dönem olmuştur ya da olacaktır. Bu dönemde Soğukkanlı olmak zor olsa da temkinli davranmakta fayda olduğunu bilmek gerekir. Bunları yapmamalısın gibi olumsuz cümlelerle bir iletişim kaynağı oluşturmak yerine, davranışın özünü anlayıp doğru iletişim kurmak çok daha faydalı olacaktır. Değişim ve farklılaşmanın mutsuzluk verdiği ve olumsuzlukların daha yüksek ve yoğun bir düzeyde yaşandığı bu dönem de iletişimin tamamen kopma seviyesine gelmektedir. İyi bir dinleyici olduğunuzu ve eleştiriyi bir nebze olsun düşük seviyede tutulduğu zaman iletişim yeniden ortaya çıkacaktır. Gençler kolay anlaşılmak istiyor, yetişkinlerde…
Dünya üzerinde insanlar var oldukça iletişimin önemi gün geçtikçe artmaya devam edecektir…anlaşılabildiğimiz bir dünya için….İLETİŞİM
DEMET BAKIRCI
Yorumlar
Yorum Yaz