Postmodern İnsanın Psikanalizi

Postmodern İnsanın Psikanalizi

Erich Fromm’un asistanı ve editörü olan Rainer Funk, zamane insanının (postmodern insan) ruhsal yönelimini anlama çabasının ürünü olarak Ben Ve Biz kitabını yazmıştır. Ona göre postmodern insanın temel karakteristiği Ben Odaklı olmasıdır. Ben ve Biz de bu anlamda söz konusu karakterin iki yüzü olarak düşünülmektedir. Zamane insanı artık önemli oranda ben diyor ve bencillik amacı gütmeden kendi benini yaşamak istiyor. Bu ben düşüncesine aynı zamanda, geleneksel anlamlarından farklı bir biz yaşantısı isteği eşlik ediyor. Kitaptaki psikanalitik yaklaşıma göre ben ve biz yaşantısının yeni biçimleri ben odaklı olmanın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ben odaklılıkla kastedilen, postmodern yaşam koşullarının altındaki insanların düşünme, hissetme ve eyleme biçimlerini gittikçe daha çok belirleyen yeni bir psişik eğilim, yeni bir karakter yönelimidir. Postmodern karakterin temel felsefesi “Ben, ben olduğum ölçüde benim” şeklindedir. Zamane insanı, hayatın merkezine kedisini koymakta ve olan biten her şeyi kendisine göre anlamlandırıp değerlendirmektedir. Bütün baskılardan, zorunluluklardan, gelenekten, dinden vb. bağımsız karar verme ve hareket etme en önemli itici güç durumundadır. Burada söz konusu olan bir narsistik yapılanma değildir. Çünkü amaç başkalarına tahakküm değil ve gerçek dışı bir şişinme söz konusu değildir. “Ben, ben olduğum ölçüde benim.” ile birlikte “Sen sen olduğun ölçüde sensin.” düşüncesi de hâkimdir postmodern zihinlerde. Ben olmanın özgürleştirici çekiciliği ile birlikte bağlantıda olmak postmodern insanın diğer temel düsturudur. Burada söz konusu olan bağlı olmak değil, bağlantıda olmaktır. Bağlı olmanın getireceği sorumluluk, sıkıntı, zorluk tahammül gibi çaba isteyen tutumlar bağlantıda olmakta pek yer almaz. Bu açıdan bakınca. “Bağlantıda olmak özgürleştiricidir.” Postmodern ben odaklılık aktif ve pasif olarak ikiye ayrılabilir. Burada aktif, postmodern kültürü üreten ve sunan taraf iken, pasif, söz konusu kültürü tüketen ve yaşayan taraftır. Söz gelimi bir eğlence programı yapımcısı ya da sunucusu aktif pozisyondayken izleyici pasif pozisyondadır. Bir reklamcı aktif eğilimi temsil ederken, alışveriş yapan kişi pasif durumdadır. Unutulmamalıdır ki aktiflik ve pasiflik çerçeveleri çok net çizilmiş tutumlar değildir; geçişkenlik ve değişkenlik arzederler. Postmodern bir insan belirli bir durumda kati tutumlar sergilerken başka bir durumda pasif tutum içerisinde olabilir. Postmodern karaktere yön veren postmodern düşünce öncelikle mimari ve felsefede geliştirilmiş, karşılaştırmalı kültür ve antropolojik araştırmalarla desteklenmiştir. Söz konusu araştırmalar, insana ve gerçekliğe bakışımızın daima kendi düşünsel tasavvurumuz olduğuna, bunun sonucu olarak da nihai olarak bilinebilir, önceden verili bir gerçeklik olmadığına işaret etmektedir. Gerçeklik ancak kurulur ya da yapılandırılır. Bu şekilde verili olanın şifresi çözülür, ya da verili olan yapı bozuma uğrar. Dolayısıyla herkes kendi hayatının kurucusudur. Ekonomik ve toplumsal yapıdaki köklü değişiklikler, dönemin baskın kişilik özelliklerinde de belirgin değişikliklere yol açar. Bu açıdan bakıldığında postmodern karakter de, belirgin sosyo ekonomik değişikliklerin sonucudur. Postmodern ben odaklı karakter oluşumuna etki eden temel faktörler, pazar ekonomisinin gelişimi, teknolojideki müthiş ilerleme, telkinin gücü ve insanın telkin edilebilirliğidir. Pazar ekonomisi geleneksel iktisadi yapıdan farklılık arz etmektedir. Artık insanlara ihtiyaçları sunulmamakta, insanlara ihtiyaç üretilmektedir. Bununla birlikte pazarda sadece ürün değil yaşantılar da satılmaktadır. Güzel bir tatil programıyla tatil yaşantısına, yeni bir pantolonla özgürlüğüne, belirli bir marka arabayla güce kavuşulabilmektedir artık. Belki de en önemlisi belirli pazarlama stratejileriyle insanlar kendilerini de pazarlayabiliyorlar. Hatta bunu tek başına yapamadıklarında yaşam koçları, imaj makerlar devreye girmektedir. Teknolojik gelişmelerle birlikte artık zaman ve mekânın etkisi silinmekte, zamanın ve mekânın engelleyiciliğinden kurtulunmaktadır. Her istediğimiz anda istediklerimize ulaşabilmekte hatta istediğimizi kontrol edebilmekteyiz. Teknolojik imkânlarla gerçekliği yeni den, başka türlü ve istediğimiz biçimde yaratabilmekteyiz. Artık başkaları sadece biz istersek hayatımıza girebiliyor, istemediklerimizi engelleyebiliyoruz? Belki en özet haliyle artık teknoloji bize kendi dünyamızı kurma şansı vermektedir. Postmodern insan bir yandan ben merkezli yaşarken diğer yandan da son derece telkine açık bir hâlde bulunmaktadır. Artık pazarlama stratejileri çok ileri düzey telkin yöntemlerine başvurmaktadır. Bir mağazanın rengi, sahibinin zevkinden ziyade müşteri tutumlarına etki gücüne göre belirlenmektedir. Zamane insanı, hareketli müziğin alışveriş oranına etkisine dair bir düşünceye sahip olmasa da pazarlamacılar bu konularda da çalışmaktadırlar. Postmodern insan bir yandan benim hayatım için en iyisini ben bilirim derken bir yandan da terapistlere, yaşam koçlarına, uzmanlara tonlarca para akıtmaktadır. Onlardan aradığı ise çoğunlukla ne yapması gerektiğidir. Postmodern karakter kurallardan, sınırlardan azade bir şekilde kendi dünyasın yaratma içerisindedir. Kişi burada kendi belirlediği dünyadan keyif almaktadır. Bu keyif alma hali, onun ben-odaklı olarak adlandırılmasını sebebidir. Burada aktif ve pasif ben odaklılık söz konusudur. Aktif ben odaklı karakter, ben odaklı dünyasını aktif olarak yaşarken, pasif ben odaklı karakter kendisine sunulan ben odaklı dünyayı yaşar. Aktif postmodern karakter, yaratılmış dünyanın arzcısı, pasif postmodern karakter ise özerk kullanıcısıdır. Postmodern insanın psikodinamiğini anlamada en önemi araç yapma beceri ve insani beceri kavramlarıdır. Yapma beceri ile insanın kurduğu ilişki zamane insanının karakterinin temel belirleyicilerindendir. Artık postmodern insan, hayatının çok çok önemli bir kısmını yapma becerilerle (cep telefonu, bilgisayar, simülasyon araçları, televizyon, terapötik teknikler vb.) geçirmektedir. Bu durum aslında kişinin kendisiyle arasına mesafe koymasına, kendisinden uzaklaşmasına yol açmaktadır. Sokak arasında futbol takımına giremeyen bir çocuk bilgisayar ortamında tüm rakiplerini alt edebilmektedir. Doğal haliyle beğenilmeyeceğine inanan bir kadın kendisine yapma bir burun edinebilmektedir. İnsanların yanında rahat hareket edemeyen bir kişi uzman önerileriyle kendini sunabilmektedir insanlara. Psikanaliz ruhsal anlamda sağlıklı insanı üretebilen ve sevebilen olarak tanımlar. Buradaki üretkenlikle kastedilen psişik güçlerin üretkenliğidir aslında. Hayal kurabilme, düşünebilme, imaj oluşturabilme, acılara tahammül, çaresizliğe tahammül, vb. bu üretkenliğin temel boyutlarındandır. Oysa postmodern karakter bu üretkenlikten yoksundur. Postmodern insan son derece güçlü bir dünya ile karşı karşıyadır. Bu güçlü dünyaya teknolojik imkânlar yataklık etmektedir. Hepimiz aslında biliyoruz ki iki ruh hastasının kararıyla tüm dünya felakete yol açabilir. Bu durum karşısında aldığımız tavır bizim karakterimizi şekillendiriyor. Zamane insanı bu güç karşısındaki gerçek korkusunu görmezden geliyor ve onunla özdeşleşiyor. Sözde imkânlarından sonuna kadar istifade etmeye çalışıyor. Yapma beceriyi kendi becerisi olarak kabul ediyor. Ancak bu şekilde insani becerilerden mahrum kalıyor. Mesela her an cep telefonuyla konuşmanın özlem duygusunu yok ettiğinin farkına varmıyor. Zamane insanı aslında hayatının kontrolünün büyük oranda başkalarının elinde olduğunu biliyor. Ancak bunun acısı ve korkusuyla yüzleşmektense kendi ben merkezliğine aşırı vurgu yapıyor. Her şeyin ona dayatıldığı düşüncesinin dayanılmazlığından kaçmak için her şeyi özgürce elde ettiğine inandırıyor kendini.

Sonuç: acıdan kaçan ve kendine yabancılaşan, kendi benine hapsolan insan! 

YUSUF BAYLAN

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img