Okulda Kişiler Arası Uyum  Becerisi Nasıl Geliştirilir

Okulda Kişiler Arası Uyum Becerisi Nasıl Geliştirilir

Bu makalede, daha güçlü bir okul topluluğu oluşturmak için iletişim becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacak dört strateji ele alınacaktır. Topluluk oluşturma faaliyetleri, hem sınıf içi uygulamalar hem de mesleki gelişim açısından okul yılının başlangıcında ön plana çıkmaktadır, ancak etkileri ve sonuçları yılın sonuna doğru kendini göstermektedir. Bu faaliyetler, bize gruplar halinde ve bireysel olarak gelişme imkanı sağladıkları için önemlidir. Kişiler arası iletişim becerilerinizi geliştirmeye devam etmenin yanı sıra meslektaşlarınız ve öğrencilerinizle bir topluluk oluşturmaya ilişkin olarak burada dört öneri sunulmaktadır. Bunların hepsi etki alanınız içinde ve şu anda yapmaya başlayabileceğiniz faaliyetlerdir.

KİŞİLER ARASI UYUM BECERİSİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN DÖRT İPUCU

1. Açık bir zihinle dinleyin: Dinlerken aklınız nereye gidiyor? Bazen, belki de bir konuşmacının söylediklerine yakından katılıyorsunuz ve ilgiyle dinliyorsunuzdur. Bazen de yargılayıcı veya sabırsız olabilirsiniz, ya da hemen araya girip çözümler ve öneriler sunmak isteyebilirsiniz. Halbuki sağlıklı sosyal ilişkilerin temelinde doğru dinleme yöntemi yatmaktadır. Samimi bir şekilde dinlemek, beklenti, merak ve sevgi ile dinlemek demektir. Bizlere, kızgın bir ebeveyn, saygısız bir öğrenci veya kavgacı bir meslektaşla olan ilişkileri derinleştirme ve güçlendirme fırsatını verir. Karşımızdakileri içtenlikle dinlediğimizde, güçlü bir topluluk kurmaya hazırız demektir. Bu tekniği uygulamada size rehberlik edecek bir etkinlik mevcuttur.1 Bunu mesleki gelişim alanlarınızda ve okul ortamında kullanmanın yollarını düşünün. Ayrıca, öğrencilerinizin deneyebilecekleri stratejileri paylaşarak onları açık bir zihinle dinlemeye davet edin.

2. Beden dilinize dikkat edin: Sözsüz iletişim, bazen ağzımızdan çıkan kelimelerden daha fazlasını söyleyebilir. Genelde iletişim sırasında vermek istediğimiz mesajlar, ses tonumuz, ses seviyemiz, hız ve vücut dilimiz ile karşı tarafa iletilir. Hedeflediğimiz topluluğu oluşturabilmek için kendi sözsüz ifadelerimizi incelememiz ve başkalarının ifadelerini nasıl yorumladığımız üzerine düşünmemiz gerekir. Bazen beden dili aracılığıyla yanlış iletişim kurulabilir ve bu durum şu tip sorunlara neden olabilir: Birisiyle konuşurken, o kişinin sözcük seçimi ile sözsüz iletişimi arasındaki uyuşmazlığı algıladığımızda ona olan güvenimiz azalır. Kendi beden dilimiz ile söylediklerimiz birbiriyle çelişiyorsa, dinleyicilerin bize olan güvenini kaybedebiliriz. Bir kişinin sözsüz iletişimini okuyamazsak, onun yanında kendimizi rahat hissedemeyebiliriz. Bir başkasının beden dilini yanlış yorumladığımızda, iletişim kurmak için bir fırsatı kaçırabilir, hatta o kişi üzerinde olumsuz etki yaratacak eylemlerde bulunabiliriz. Başkalarıyla (öğrenciler, meslektaşlar, ebeveynler) iletişim kurduğunuzda, dikkatinizi öncelikle kendi sözsüz mesajlarınıza verin. Kibarlığınızı karşı tarafa nasıl gösterirsiniz? Merakınızı? Sevginizi? Başkalarının sözsüz iletişimini nasıl yorumluyorsunuz? Karşı tarafın verdiği mesajları yorumlamanız, daha meraklı olmanıza ve samimiyetle yaklaşmanıza mı, yoksa o kişiyle aranızdaki mesafeyi açmanıza mı neden oluyor? Vücut dilinizle ilgili farkındalığınızı ve karşı tarafın vücut dilini nasıl yorumladığınıza odaklanarak, iletişimi sağlıklı hale getirebilir ve böylece topluluk oluşturabilirsiniz.

3. Kültürel yetkinliğinizi artırın: Kültürel yetkinlik, kendisinden farklı kültürlerden veya inanç sistemlerinden gelen insanları anlama, takdir etme ve onlarla etkileşimde bulunma yeteneğidir. Aynı zamanda bu yetkinlik, öğrencilere ders vermek, meslektaşlarla işbirliği yapmak veya arkadaşlarla sosyalleşmek gibi eylemleri yapmak için kültürler arası farklılıklarda gezinme yeteneğidir. Söz konusu bu farklılıklar, nesiller arası, ırksal, cinsiyet, ulusal/bölgesel vb. farklılıklar olabilir. Kültürel yetkinlik, güçlü topluluklar kurmaya yardımcı olur. Kültürel anlamda yetkin olan eğitimciler: Kültürel kimliklerinin, inanç farklılıklarının ve bilinçsiz önyargılarının farkındadırlar. Kültürün insan yaşamında oynadığı genel rol ve diğer kültürler hakkında bilgi sahibidirler. Farklılıkları etkili bir şekilde yönlendirir; öz-farkındalık ve bilgi, otomatik olarak hareket etme yeteneğine dönüşmez. Irk veya etnik köken, cinsiyet veya sosyoekonomik durumumuz ne olursa olsun, gerçekten sağlıklı okul ve sınıf ortamı oluşturmak istiyorsak ihtiyaç duyduğumuz tek şey, kültürel yetkinliği artırmaktır.

4. Çatışmaları sonlandırmaya çalışın: Çatışma, bir toplumu güçlendirebilir veya zayıflatabilir. Çoğumuz çatışmaya karşı duyarlıyızdır ama onunla başa çıkacak kabiliyetimiz zayıftır. Çatışmanın nasıl yönetileceği ve üretken çatışmaya nasıl girileceği hakkında öğrenmemiz gereken çok şey vardır. Bu nedenle öğrenciler, ebeveynler veya çalışanlar arasında dolaşan dedikodu sorununu yakından incelemek gerekir. Dedikodu, bir topluluktaki kişilerin genel sağlığının bir barometresidir ve ele alınmazsa hızla yayılabilir. Birçoğumuzun, işyerlerimizdeki dedikoduların yıkıcı etkisine şahit olduğumuzu söyleyebilirim. Biriyle ilgili bir sorununuz veya şikayetiniz varsa, bunu doğrudan o kişiye götürün. Sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin destek veya geri bildirim alın ya da akışına bırakın. Okullarda gördüğüm etkili bir strateji, insanların başkaları hakkında olumlu konuşmayı taahhüt ettiği “dedikodusuz bölgelerin” oluşturulmasıdır. Dedikodusuz bir bölgede, birisi dedikoduya dönüşecek söylemlerde bulunursa, söz konusu anlaşmayı nazikçe hatırlatırsınız. Bu yaklaşımın, çocuklar, ebeveynler ve çalışanlar için harikalar yarattığını gördüm. Dedikodunun ne kadar yıkıcı olduğunu anladılar ve kararlılıkla onu durdurmaya gayret ettiler. Umarım bu dört strateji, okul topluluğuna katkı sunmanızın yanı sıra, kişiler arası uyum becerilerinizi geliştirmenize de yardımcı olur. Güçlü iletişim ve sağlıklı bir topluluk, sıkıntılı durumlara karşı bizi destekleyebilir, yaşamımıza neşe getirebilir ve direncimizi artırabilir.

*Bu makale, Amerikalı araştırmacı yazar Elena Aguilar’ın Edutopia’da yayınlanan makalesinin çevirisidir.

Arif BENGÜ Eğitimci - Çevirmen

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img