Öğrenciler  Öğretmenlerinden  Ne Bekler?

Öğrenciler Öğretmenlerinden Ne Bekler?

Geçen yaz bir okuldan “öğretmenlerine öğretim sürecinde onların işlerini kolaylaştıracak” bir konuda seminer vermem istendi. Öğretmenin işini ne kolaylaştırır? Öğretim sürecinin düzenlenmesinde kullanılacak araçlar, ölçme değerlendirme teknikleri, sınıf yönetimi vb. birçok konuyu düşünürken aklıma şöyle bir fikir geldi. Biz öğretme-öğrenme kuramları üzerinde çalışan araştırmacılar olarak “Etkili öğrenme için ne yapılmalı?” sorusunun cevabını sürekli arıyoruz. Farklı değişkenler üzerine araştırmalar yaparak konuyu aydınlatmaya çalışıyoruz. Bizler, aslında problemin etrafında dolaşırken çoğu zaman problemin kalbine girmeyi ihmal ediyoruz. Diğer bir deyişle, öğrenme sürecinin asıl öznesi olan öğrencinin ne beklediğini araştırmayı, çoğu kez arka planda bırakıyoruz. Durum böyle olunca da ortaya çıkardığımız öğretim ilkeleri kimi öğrenci için çalışırken, kimi öğrenci için ne yazık ki çalışmıyor. Bu durumu şöyle bir örnekle açıklamak isterim. Evinize bir misafir gelecek, onu iyi ağırlamak istiyorsunuz. Misafir nasıl ağırlanır adına birçok araştırma yapıyorsunuz, tüm marifetinizi ortaya koyuyorsunuz ve müthiş bir menü hazırlıyorsunuz. Misafiriniz geliyor ancak belli gıdalara alerjisi olduğu için hazırladığınız hemen hemen hiç bir yemeği yiyemiyor. Siz üzgün, o aç bir şekilde evinizden ayrılıyor. Aynı şekilde, en etkili kuramların öngördüğü biçimde öğrenme ortamını tasarlasak bile, eğer öğretimimiz öğrencimizin bireysel farklılığına hitap etmiyorsa, onların isteklerini karşılamıyorsa evimizde onca yemek olmasına rağmen aç kalan misafirimiz gibi öğrencimizde de onca etkinliğin içinde hiç bir farkındalık oluşturmayabiliriz. Öğretim sürecine başlarken cevaplamamız gereken en önemli soru “Öğrencilerimiz bizden ne bekliyor?” olmalı. Bu düşünceden hareketle yaz seminerimin konusunu “Öğrenciler öğretmenlerinden ne bekler?” olarak belirledim. Bunun için ilkokul dördüncü sınıftan üniversiteye giden farklı düzeylerdeki 540 öğrenciye tek bir soru sordum ve onların cevapları içinden en çok tekrarlanan ilk 10 görüşü temalaştırdım. Daha sonra ortaya çıkan temalara ilişkin öğrencilerden görüş almak için on öğrenci ile odak grup görüşmesi yaptım. Ancak öğrenci cevaplarına geçmeden önce görüşmeler sırasında sıklıkla karşılaştığım bir durumu sizlerle paylaşmak isterim. Öğrencilere “Öğretmenlerinizden ne beklersiniz?” sorusunu sorduğumda, birçok öğrenci “Öğretmenlerimiz mi bizden ne bekler?” diye sorumu tekrarladı. Ben “Hayır siz onlardan ne beklersiniz?” dediğimde, “Tamam anladık hayal kuralım” diyorsunuz dediler ya da “Onlar için bizim ne beklediğimiz önemli değil”, “ Kesin bizim söylediklerimizle dalga geçerler”, “Bizim ne istediğimiz kimin umurunda”, “Ben çalışkan değilim ki bu soruyu sınıfımızın bir numarası, öğretmenlerimizin gözdesi daha iyi cevaplar” vb. birçok cümle ile karşılaştım. Burada düşündürücü olan, yıllarca öğrenci merkezli öğretim yapalım, öğrenciyi aktif kılalım, her öğrencinin kendisini ifade etmesine fırsat verelim, düşüncelerinin değerli olduğunu hissettirelim vb. düşünceleri tüm bu alandaki paydaşlarla dile getirmemize rağmen, çocukların öğretmenlerinden beklentilerini söylemeleri onlar için hayal etmenin ötesine geçmiyorsa, demek ki biz bir yerlerde hata yapıyoruz. Bu konu üzerine ciddi bir şekilde tüm paydaşlar olarak daha çok düşünmemiz gerekir!!!

Şimdi yazıma öğrencilerden aldığım görüşlerle devam edeyim. Öğrenciler öğretmenlerinden beklentilerini sırasıyla şu şekilde  ifade ettiler

1-Beni anlasın: En çok öğrenci tarafından dile getirilen beklenti olduğunu görmekteyiz. Duyuşsal ağırlığı olan bu beklentide, öğrenciler öğretmenleri tarafından anlaşıldıklarında, kendilerini daha doğru ifade ettiklerini ve sorunlarını daha kolay dile getirdiklerini söylemişlerdir. Ayrıca, öğrenciler anlaşıldıklarını hissettikleri sürece öğretmenlerinin onlar hakkındaki düşüncelerine de daha çok güvendiklerini ifade etmişlerdir.

2-Sevgi: İlkokul dördüncü sınıftan, üniversite hazırlığa kadar tüm öğrenciler sevgi kavramı üzerinde sıklıkla durmuşlardır. Öğrenciler onları seven öğretmenin, onların mutluluğu için çabaladıklarına inandıklarını vurgulamışlardır.

3-Güler yüzlü olsun: Öğrenciler için hangi ders olursa olsun “ders” soğuk bir kavram olarak algılanmaktadır. Öğrenciler, öğretmenlerinin asık suratlı olmasının ders sürecini çekilmez hale getirdiğini, oysa güler yüzlü bir öğretmenin dersi daha sevimli kıldığını belirtmişlerdir. Ayrıca, güler yüzlü bir öğretmenle iletişim kurarken, düşüncelerini söyleme noktasında çok daha cesaretli olduklarını da dile getirmişlerdir.

4-Kapsama alanında olayım: Öğrenciler öğretmenlerinin onları dikkate almasını ve fark etmesini istediklerini belirtmişlerdir. Kapsama alanında olma kavramını aslında bir öğrenci grubu kullandı. Ancak açıklamaları o kadar güzeldi ki bu şekilde ifade etmek istedim. Öğrenciler, öğretmenlerinin de telefon operatörleri gibi derste sesini duydukları, düşüncelerine değer verdikleri birkaç öğrenci olduğunu, diğerlerini görmezden geldiklerini ifade etmişlerdir. Kapsama alanına giren öğrenci için hayat güzel ancak diğerleri için yok sayılma duygusu oluşturduğunu belirtmişlerdir.

5-Esprili olsun: Esprili bir öğretmen dersi monotonluktan kurtarır, daha eğlenceli bir ortam olmasını sağlar. Öğrenciler, böyle bir ortamda kendilerini daha rahat hissettiklerini, öğretmenlerini de daha zeki bulduklarını dile getirmişlerdir.

6-Tehdit etmesin: Öğrenciler öğretmenlerinin birinci sınıftan itibaren istediklerini yaptırmak için notla, müdüre göndermekle, okuldan atmakla, aileye söylemekle tehdit ettiklerini ifade etmişlerdir. Böyle olunca da derse, okula, öğretmene karşı sevgisizlik hissettiklerini, sürekli korku ve kaygı duyduklarını belirtmişlerdir.

7-Adil olsun: Öğrenciler adil öğretmenlere, adil olmayanlara göre daha çok saygı duyduklarını, adil bir öğretmenin verdiği nota, söylediği söze inandıklarını, onların söylediklerini daha çok dikkate aldıklarını ifade etmişlerdir. Buna karşın, adil olmayan öğretmenlerinin ise her söylediğine şüpheyle baktıklarını vurgulamışlardır.

8-Dersi derste bitirsin: Öğrenciler, öğretmenlerin genellikle derste konuyu tam öğretmediklerini, onun için evde daha çok çalışmaları gerektiğini, çoğu kez dersi anlamadıklarını, sınavdan kötü not alınca özel ders bile aldıklarını ifade etmişlerdir. İyi bir öğretmenin dersi derste bitirdiğini, bu derslerde hem daha çok başarılı olduklarını hem de evde farklı etkinlikler yapmaya fırsat bulduklarını ifade etmişlerdir.

9-Sınıfa hakim olsun: Öğrenciler sınıfına hakim olan öğretmenlerin derslerinin daha etkili olduğunu belirtmişlerdir. Onların dersinde bazen tedirginlik yaşasalar bile, çoğu kez kendilerini güvende hissettiklerini söylemişlerdir.

10-Anlamam için farklı yolları denesin: Öğrenciler dersi anlamadıklarında, öğretmenlerinin farklı yollardan onlara dersi anlatması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Oysa çoğu kez öğretmenlerinin hep aynı şekilde dersi anlattığını dile getirmişlerdir.. Öğrencilerin görüşlerine baktığımızda her bir görüşün aslında bir ya da bir kaç öğretme ve öğrenme kuramının ilkeleri olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Öğrencilerin bir çoğu bu kuramlardan habersiz; ancak konu ile ilgili onların düşünceleri sorulduğunda kendileri için en iyi olanı mantıklı bir şekilde ifade edebildiklerini rahatlıkla görebiliyoruz. Etkili öğretim yapmak için gerekli olan onların sesine kulak vermektir. Unutmayalım ki öğrencilerin yapabildikleri bilgi ve yetenek düzeylerine, yaptıkları motivasyon düzeylerine, gelecekte yapabileceklerine inançları ise öz güven ve hayal güçlerine bağlıdır. Bu nedenle öğrenme süreçlerinde öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemeliyiz, bildiklerini hayata geçirmeleri için onları yüreklendirmeliyiz, gelecekte öğrendiklerini doğru yerde kullanmalarını sağlamak için öz güven geliştirici etkinliklere yer verip, hayal güçlerini zenginleştirmelerine fırsat vermeliyiz.

Doç. Dr. Sertel ALTUN Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img