NE İSTEDİĞİNİ BİLMEK
Bundan neredeyse 20 yıl önce gıda mühendisliği bölümünü kazandım. Bu bölümü okudum. Gıda mühendisi oldum. Sadece iki yıl bu mesleği yaptım. İstediğimin bu olmadığına karar verdim. Geçen yıllar boyunca başka işler yaptım. Geçtiğimiz sene bu mesleği bir daha hiç yapmayacağıma karar verdim ve Gıda Mühendisleri Odasındaki üyeliğimi sonlandırdım. 5 yıllık bir üniversite serüveni, yapılan onlarca masraf, hayatımın geri kalanı boyunca kullanmayacağım onlarca bilgiye sahibim.
Kütüphanemi toplarken üniversite tercih kağıdımı buldum. 22 tane tercih yapmışım.
Gıda Mühendisliği benim 14. tercihim. Bu ne demek biliyor musunuz? Ben olmazsanın, olmazsasının, olmazsasının, olmazsasını… kazanmışım. Öncesinde neler var derseniz, doktorluk ilk sırada, hemen ardından makine mühendisliği, diş hekimliği, sonrasında inşaat mühendisliği, eczacılık ve devam ediyor. 13. sırada gıda mühendisliğinin hemen öncesinde jeodezi ve fotogronometri diye hâlâ ne iş yaptığını bilmediğim bir bölüm var. Kazanmış, okumuş ve bu mesleğin sahibi olarak da bu satırları size yazıyor olabilirdim. Listenin tamamına baktığımda gördüğüm şey şu: Bir insan bu kadar ne istediğini bilmez. Bu kadar kendinin farkında olmaz. Listenin tamamı için şunu söyleyebilirim. Kesinlikle yapmak istediğim meslekler oradakiler değil.
Peki neden yazıldı onlar? Peki neden gıda mühendisliği okudum?
Babam doktor olmak istiyormuş, kazandığı halde 80 olayları nedeni ile göndermemişler. Mühendis olmuş. Hayali doktor olmak olan bir adam 30 yıl boyunca ziraat mühendisliği yaptı. Annem öğretmen okulu çıkışlı. Sonra kimya mühendisliği okumuş. 30 yıl bu mesleği icra etti. Adım gibi eminim öğretmen olarak kalsaydı çok daha mutlu olur, çok daha mutlu ederdi.Yarım kalan hayaller, ilgi alanı sorgulanmadan yönlendirilen çocuklar ve boşa geçen yıllar. Elbette boşa derken hiçbir anlamı yok demiyorum. Çünkü şuna çok inanırım. Yapılan ve yapılmayan hiçbir şey boşa gitmez. Benim ilgi alanlarım sosyoloji ve psikoloji. Bununla birlikte mekanik işleri çok severim. Lisedeyken marangoz olmak isterdim. Ağacın dokusu, kokusu, ona şekil vermek… Benim için bir tutku. Eldeki çok sınırlı malzemelerle yapılan ahşap arabalar, kutular, oyuncaklar... Eğer marangoz olsaydım, bugün dün- yanın en iyi marangozu yazıyor olacaktı bu satırları. Hem de yan dal olarak psikoloji, yükseği sosyoloji olan bir marangoz.
Peki ne oldu? Boşa gitmedi elbette yapılanlar. Ancak 35 yaşımda ne istediğimi bulmama vesile olan bir hayat yaşadım. Yirmi yılı aşkın iş hayatımın ilk 15 yılı ne istediğimi aramakla geçti. Yedi ayrı şirkette çalıştım. Neredeyse çalıştığım hiçbir yerde iki yıldan fazla çalışmadım. Çalıştığım şirketler bana yatırımlar yaptılar. Tam benden verim alacakları sırada ben başka bir şirkete başka bir deneyime yol aldım. Yani zararım sadece kendime değil, başkalarına da oldu. Boşa çekilen kürekler kolları güçlendirdi ancak gidilmesi gereken yere ulaştırmadı.
Bu yüzden annelere babalara öğretmenlere ama daha önce bu satırları okuyan genç yüreklere naçizane tavsiyem odur ki bir meslek seçmeden önce bu mesleğin kendi istekleriyle, ilgi alanlarıyla, yetenekleriyle uyumlu olup olmadığına bakmaları ve mutlaka bu mesleği halihazırda icra eden kişilerle mesleğin dinamiklerini paylaşmaları olacaktır.
Vakit ayırdığınız için teşekkürler. Sevgimle...
Gökhan OKÇU
Eğitmen-Yazar
Yorumlar
Yorum Yaz