MİZAÇ, EBEVEYNLİK VE BAĞLANMA STİLLERİ
Bu derleme yazısındaki amaç mizaç özellikleri, ebeveynlik ve bağlanma stilleri değişkenlerinin aralarındaki ilişkinin çocuğun gelişimsel sonuçlarını nasıl yordadığını incelemektir. Hoeve ve arkadaşları (2009), çocukların gelecekte uyumlu davranış sergilemelerinde ebeveynlerin yetiştirme stratejilerinin önemini vurgulamışlardır. (çekingenlik) gibi problemlerinde ebeveynlik etkilerine duyarlı olmadıkları bulunmuştur.
Ebeveynliğin önemini kanıtlayan bir diğer çalışmada Eisenberg ve arkadaşları (2001), daha olumsuz duygulanımlı ebeveyne sahip olan çocukların olumsuz duyguları yönetmedeki yeteneklerinin az ve zayıf sosyal becerilere sahip olduklarını savunmuştur. Bilindiği üzere, çocukların sosyal yeterlilikleri ana babaların duygusal yaşamlarıyla yani duygu koçluğu yapmaları ile bağlantılıdır. Biliyoruz ki, çocuklar gelişimsel süreçlerinde genellikle ebeveynlerini rol model alırlar. Evde deneyimlenen ebeveynlik davranışlarının bizim davranışlarımızı büyük ölçüde etkileyeceğine inanıyorum. Örneğin, evde öfke gibi olumsuz duyguları kontrolsüzce deneyimleyen annenin çocuklarının da bu tarz olumsuz duyguları kontrol etme becelerinin ve sosyal yeterliliklerinin zayıf olacağını düşünmekteyim. Buna ek olarak, Rispoli ve diğerleri (2013) çalışmasında, çocuğun mizacı ve güvenli bağlanması boyutu dahilinde, çocukların duygularına duyarlılık göstermek, duygusal ifade özgürlüğü sağlamak ve destek olmak gibi olumlu ebeveynlik davranışlarının, erken çocukluk ve okul yıllarında çocukların sosyal yeterliliklerinin gelişiminde önemli rol oynadığını vurgulamıştır. Biliyoruz ki hem mizaç, bağlanma ve ebeveynlik ayrı ayrı çocukların gelişimsel süreçlerinde çok önemli faktörlerdendir. Güvenli bağlanan, kolay mizaca sahip olan ve olumlu ebeveynlik davranışlarını sergileyen ebeveyne sahip olan çocukların gelişimlerinin her döneminde avantajlı olacakları ve işlevsel bir gelişimsel süreç deneyimleyecekleri düşünülmektedir. Örneğin, demokratik ebeveynler çocuklarına bağımsızlığı teşvik ettiğinden, sınırlarla davranışlarını denetlediğinden, sözel iletişime açık olup neşeli, öz kontrolleri yüksek, kendisine güvenen ve işbirlikçi bireyler haline gelebileceklerdir. Tüm bu olumlu süreçlerin gerçekleşmesi için de psikologların ebeveynler ile çocuklar arasındaki erken ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde sosyal ve duygusal gelişimini teşvik etmek için eğitimler ve müdahale programları sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu düşünceme destek niteliğinde olarak Zhang ve arkadaşları (2021), müdahale programlarına katılan annelerin destekleyici davranışlarının artırılması ile mizaçtan bağımsız olarak çocukların olumlu sosyal davranışlarının artırılabileceğini savunmuştur. Çünkü annelerden hissedilecek desteğin çocukları prososyal davranış sergilemeye motive edeceğini düşünüyorum. Buna ek olarak, ana-babaların çocukların gelişimsel sonuçları ve davranışları arasındaki ilişkiyi açıklamada alana özgü sosyalleşme türlerinden olan kontrolün de önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü, ebeveynin denetlemesi sonucunda çocukta ahlaki ve ilkeli davranışlar oluşur. Tabii ki, ebeveynlik hem anneliği hem babalığı içerdiğinden sadece
anneye sorumluluk yüklenmemelidir ve ebeveynlik çalışmalarına babalar daha fazla dahil edilmelidir. Son zamanlarda anne bekçiliği kavramı ile de babaların bu sürece daha fazla dahil edildiği de söylenebilir. Babaların çocuk bakımına katılımında zorlaştırıcı ve kolaylaştırıcı davranışlar sergilemede annelere önemli roller düşmektedir. Annelerin kolaylaştırıcı davranışta ve teşvikte bulunduğu durumda, babaların çocuk katılımının daha fazla olacağı düşünülmektedir. Baba katılımının çocukluktaki olumlu sonuçlarının yanında çocuğun yetişkinliğindeki yaşam doyumuna (Jinsook, 2007) ve kariyer başarısına da (Flouri & Buchanan, 2004) olumlu etkileri mevcuttur (Aydın & Aktaş, 2017).
Bireyin başkalarıyla etkileşim kurmadaki başarısı sosyal yeterlilik olarak adlandırılmaktadır (Denham, 2006). Sosyal yeterliliğin gelişimi, doğuştan gelen özelliklerden, çevresel faktörlerden ve ebeveynlik davranışlarından büyük ölçüde etkilenir (Spinrad vd., 2007). Ebeveynlik, çocuk mizacı ve bağlanma ile ilgili teoriler, ebeveyn-çocuk ilişkisindeki çeşitli faktörlerin zaman içinde sosyal yeterliliğin gelişimini nasıl etkilediğine dair kavramsal bir çerçeve sağlar. Çocukların sosyal yeterlilikleri onların gelişimsel süreçlerini farklı açılardan etkilemektedir. Örneğin, sosyal yeterliliği yüksek olan kişinin arkadaşlık ve aile ilişkilerinde de başarılı olacağını düşündüğümden, bu durumun akademik başarıyı da yordayacağına inanmaktayım. Tüm bu bilgiler ışığında, sosyal yeterliliğin çocukların gelişimsel süreçlerinde önemli bir rol oynadığı sonucuna varmaktayım. Sosyal yeterliliğin gelişiminde ebeveynliğin çok önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Buna ek olarak, ebeveyn stillerinden olan demokratik ebeveynliğin de çocukların sosyal yeterlilikleri üzerinde pozitif etkileri olacağını da düşünüyorum. Çünkü, demokratik ebeveynler çocukların bağımsızlıklarını teşvik ederken aynı zamanda sınırlar koyup kontrol de ettiğinden, çocuğun kendini güvende hissederken aynı zamanda girişimlerde bulunma fırsatının da olacağına inanıyorum. Bilindiği gibi, demokratik ebeveyne sahip çocuklar daha öz denetimi yüksek, olumlu ilişkiler kurabilen ve işbirlikçi bireylerdir. Tüm bunlar sosyal yeterlilikte aranan özelliklerdendir. Ancak bunun tersine ihmalkar ve müsamahakar ebeveynlerin çocuklarının sosyal yeterliliklerinin düşük olmasını beklenmektedir. Çünkü denetimin ve kontrolün olmamasından dolayı çocuklarının öz kontrolleri düşük olacağından sosyal yeterlilikleri de olumsuz etkilenebilecektir.
Bildiğimiz gibi ebeveynlere güvenli bağlanma ile olumlu psikolojik gelişim arasında hem erken gelişim dönemleri için (Thompson, 1999) hem de ergenlik dönemi için (Allen vd., 1998) güçlü ilişkiler olduğu gösterilmiştir (Sümer & Şendağ, 2009). Grossmann ve arkadaşları (2002) boylamsal çalışmalarında anneye bağlanmanın erken dönemlerdeki güçlü etkisini, babaya bağlanmanın ise orta çocukluktan sonra etkisinin daha net olduğunu bulmuşlardır. Bunun birinci sebebi, erken dönemde bakım veren genellikle kadın olduğundan annelerin rolü daha fazla olabilmektedir. Ancak yaş ilerledikçe babaların da etkisi belirginleştiğinden orta çocukluk döneminde babaların rolü daha etkili hale geliyor olabilir. Genel olarak, anne ve babaya bağlanmanın bireyin bütünsel özdeğerini yordadığı bulunmuştur (Booth-LaForce vd., 2006). Tüm bu araştırmalar doğrultusunda ortaokul yıllarında ebeveynlere güvenli bağlanmanın ergenlik döneminde karşılaşılabilecek olumsuzluklara karşı koruyucu bir faktör olacağını düşünmekteyim. Ebeveynlik stillerindeki kabul etme, destekleme ve sıcaklık boyutlarının güvenli bağlanmada işlevsel olmaktadır.
Özetle, bu üç faktörü birbirinden bağımsız düşünmek olanaksızdır. Tüm bu faktörler çocuğun gelişimsel sonuçlarını etkilemekte ve birisindeki olumsuzluk diğerini kötü etkileyebilirken tam tersine onun olumsuzluklarını telafi de edebilmektedir. Çocukların gelişimsel süreçlerinde ebeveynlere ve alanında uzman kişilere önemli sorumluluklar düştüğünü unutmamalıyız. Yukarıda da bahsettiğim gibi çocukların gelişimsel süreçlerinde olumlu sonuçlar elde edilebilmesi için psikologların ebeveyn-çocuk ilişkilerini desteklemek adına eğitimler, seminerler ve müdahale programları geliştirmeleri işlevsel olacaktır.
UZMAN PSİKOLOG ŞEYDA AKPINAR
Yorumlar
Yorum Yaz