KIRK ŞAİR KIRK DİZE
Pedagoji ve psikoloji ağırlıklı bir dergide şiirin ne işi mi var? Freud, “araştırmalarımla ilgili olarak nereye gittiysem bir şairin benden önce oraya uğramış olduğunu gördüm” diyor. İşte bu yüzden kırk şairden, dize gelsin diye psikoloji, kırk dize uğratalım dergiye…
Dilberin işi itâb ü nâz olur Çeşmi câdu gamzesi gammâz olur Ey gönül sabret tahammül kıl ana Yâre erişmek işi az az olur. Kadı Burhaneddin
Gel gel beru ki savm ü salâtın kazâsı var Sensiz geçen zamân-ı hayâtın kazâsı yok NESİMİ
Sakıyâ mey sun ki bir gün lâlezar elden gider Erişir fasl-ı hazan bağ ü bahar elden gider AVNİ Sakla sırrı ki ser selâmet ola Sırrı izhâr eden melâmet ola HAMDİ
Dâr-ı dünya deli gönlüm gibi virân olsa Ne cihân olsa ne cân olsa ne hicrân olsa YAHYA BEY
Bize mülhit diyenin kendide iman olsa Dahleden dinimize bari müselman olsa BAHAYİ
Dilde gam var şimdilik lûtfeyle gelme ey sürûr Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne RÂSİH
Bir dilrübâya düştü gönül müptelâsı çok Aşkın safâsı yok değil amma cefâsı çok ŞEYHÜLİSLAM YAHYA
Çeşm-i insaf kadar kâmile mizan olmaz Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz TALİB
Küfr-i zülfün salalı rahneler imanımıza Kafir ağlar bizim ahval-i perişanımıza FUZÛLİ
Kimi mevtasına kefen biçmiyor Kimi helal rızık yiyip içmiyor Kelp iken kelp yavrusundan geçmiyor Hak Seyrani’sinden geçer mi bilmem SEYRANİ
Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbânın olam var mı benim bunda günahım NAHİFİ
Bağlanub zülfünde bozdum ahdı da peymanı da Çeşmini gördüm unuttum derdi de dermanı da ŞEYH GALİB
Nola gitse kendüden hayretle can-ı nâ sabûr Ya seferdir ya tahammül çünkü aşkın çaresi NEDİM
İtimad etme kalâm-ı mülhid-i bîmezhebe Sâbit olmaz münkirin ikrârı da inkârı da ÂGÂH PAŞA
Bir iki lale düşüp şimdi hem-zeban yerine Sükutu kullanırız ekseri lisan yerine Hâlet Efendi
Ahvalimi o maha bilmem nice idem arz Anın ile beynimiz “beyne’s sema’i ve’l arz” Cemâl
Kadd-i yare kimisi ar’ar dedi kimi elif Cümlenin maksudu bir amma rivayet muhtelif SULTAN SÜLEYMAN
Ne mümkündür dile ol gamzeden bi-vehm ü bak olmak Şifası olmayan bi-mara sıhhattir helak olmak FÂMİ
Ben üzümün suyun severim sufi danesin Zira kimi kızın sever kimi anesin NECATİ
Gül yüzünde göreli zülf-i semen-say gönül Kuru sevdada yeler bi-ser ü bi-pay gönül Demedim mi sana dolaşma ana hay gönül Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül AHMED PAŞA
Unutma ölmeği daim anadur Bugün bana ise yarın sanadur AŞIK ÇELEBİ
Bimar gözlerinde cana erişti afet Şimden gerü efendim sen sağ ben selamet ATAYİ
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek: Sözüm odun gibi olsun; hakikat olsun tek! MEHMET AKİF ERSOY
İki şey var ancak ölümle unutulur Anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü NÂZIM HİKMET
Neden terlidir düşler, geceler korkunç Gün doğdu mu, sanırız her yer sabah MEHMET BAŞARAN
Sızıyı gideren su Suyun sızladığını kimseler bilmez İSMET ÖZEL
Biliyorsun kişi tutkularıyla Yalnızlığını adlandırıyor o kadar CEMAL SÜREYA
Eğil de sevgilim gözlerime gözlerime bak Hayaller kurmakla geçti ömrümüzün yarısı ATTİLA İLHAN
Aklanamam belki ama kaçmadım Bir ömür boyu sorgu sorgu sorgu Bilmeceye karşı savaştım adım adım Bilinmeyene karşı bin bir kurgu Bin bir yarışa karıştı adım SEZAİ KARAKOÇ
Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulagima gaipten bir ses Bulusmalar kaldi mahsere diyor. NECİP FAZIL KISAKÜREK
İnsan çilesini almaz oldu aklım Soyun, şehrin sana giydirdiği gömlekten Yakın dostlarına bahs aç ölmekten Ve gel benimle, kaçalım kaçalım… AHMET MUHİP DIRANAS
Çok insan anlayamaz eski musikimizden Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden YAHYA KEMAL
Çünkü satrançta Çünkü orada ve burada Her zaman Öğretidir zaman Aşkın da Katları vardır-kadim Kabarık bir öyküdür alınyazısı İLHİMİ ÇİÇEK
Bir sürekli kaşınmadır yaşadığım Törelere ve alışkanlığa karşı TURGUT UYAR Kim o, deme boşuna benim, ben. Öyle bir ben ki gelen kapına; baştanbaşa sen. ÖZDEMİR ASAF
Garibim; her taraf bana yabancı, Dertliyim; çekinme, doldur be hancı! İlk önce kımıldar hafif bir sancı; Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş... BEKİR SITKI ERDOĞAN
Bakkaldan manavdan değil Cenevizden geliyordum doktor O kızın saçlarından geliyordum Yitirilmiş bir mahkemeden Galiba kalbimden geliyordum KEMAL SAYAR
Sarayın taşlarından gecekondu yaptılar Yalan dünya, diye yazdım ben bunu Bir harita kaldı ya, kavimler göçünden Ot basmış diyorlar kral yolunu İBRAHİM TENEKECİ
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım OSMAN KONUK
Salih TOYRAN PDR Uzmanı
Yorumlar
Yorum Yaz