KENDİ DÜNYAMIZ

KENDİ DÜNYAMIZ

Pek çok insanın ya mutsuzluğundan ya da istediğini elde edememesinin verdiği ıztıraptandır ki hayata isyan ettiğine tanık oluyorum. Sizin de tanık olduğunuz olmuştur. İnsan hayata neden isyan eder ki? Sonra bu isyan edilen hayat kimin hayatı da isyan ediliyor? Oysa hayat denilen şey yaşadıklarımızın birikimi değil midir?

O zaman diyorum ki kendi kendime “bu isyan eden birey ya da insan hayat sepetine zamanın içinden kendini mutlu edecek deneyimler, yüzüne gülücük konduracak bireysel yaşantılar koyamamış galiba.”  Şu anki  yaşınız kaç olursa olsun bu güne kadar yaşadığınız deneyimleri, yaşadığınız olayları tanık olduğunuz yani yaşamınıza dair ne varsa   bir yaşam sepetine  koysanız önünüze serip bir ayıklasanız sizi mutlu edecek kaç olay ya da deneyim vardır?

Hayat denilen şey aslında bizim hayatımız. Zamanın içinden hayat sepetimize luzumlu luzumsuz, gerekli gereksiz, anlamlı anlamsız, önemli önemsiz, sevimli ,sevimsiz,    iyi  kötü,  güzel çirkin, mutlu mutsuz, değerli değersiz biriktirdiğimiz olaylar, yaşantılar bütünüdür. Bu yaşantıları da anlamlı anlamsız, mutlu ve mutsuz hale getilen düşünce biçimlerimiz ve duygu düzenlemelerimizdir. Insan yaşadığı kadar mutlu yaşamadığı kadar mutsuzdur. Hayatı nerede arıyoruz ki? Insan aradığının peşinden gider. Aradığımız şey yitiğimizdir.

Hayat denilen şey aslında sevdiğimiz bir insanın yüzü, kimi zaman hayal edilen bir dokunuşun büyüsü, kimi zaman kapıldığımız bir hevesin genişliği, kimi zaman tanıdığımız bir dostun arkadaşın neşesi kimi zaman tanımadığımız güzelliklerin koçaman boşluğudur. Insan Çocukluğunu ve gençliğini geçmişe uğurlamaya başlayınca daha çok kendisiyle hesap yapmaya başlıyor. Dünya denilen şey nedir ki? Dünya ve hayat iki arkadaş. Hayat ilerledikçe bir yerlerimizde birikiyor. Bu birikimler hayat sepetimizdir. Insan bu sepeti bir yerlerinde saklar. Kimi kalbinde, kimi beyninde kimi ruhunda, kimi bedeninde kimide bir kalemle bir kağıtta.

İnsan olarak hepimiz hayata karışrıştırılarak dünyaya geliyoruz. Karıştığımz hayatı anlamlı kılanda anlamsız kılanda seçimlerimizdir. Seçim senin hayat senin. O halde bundan sonra daha doğru şecim yapmak ve adım atman için hala zaman ve fırsat var. Descartes gibi düşünerek belki de onun önerdiği metodu uygulayarak hayat sepetine daha güzel  birikimler ekleyebiliririz. Descartes metodu, düşünürken bazı hata sebeplerini ortadan kaldırmak için yol gösterici olabilir. 

Derscartes, “davranışlarımı açıkça görebilmek ve şu hayatta güvenle yürüyebilmek için, doğruyu yanlıştan ayırt etmeyi öğrenmeye karşı sonsuz bir arzum vardı.” der. Kendisi önerdiği yöntemi hayatına uygulayıp mutlu olmuş mudur bilemem ama belki biz modelleyerek hayatımıza uyguladığımızda yanlışları ayıklayabilir ve gelecek hayatımızda doğru kararlar vererek anlamlı yaşantılar ortaya koyabiliriz.

Derscartesin bu arzusunu yerine kendi hayatında uygulamak isteyen biri adımlarını aşağıda sıralandığı biçimde yerine getirmesi halinde daha az yanlış daha çok anlamlı yaşantı, anlamlı deneyimleri yaşama ihtimalini ortaya koymuş olacaktır.

 

  • Doğru olduğuna inanmadığımız şeyi gerçek olarak kabul etmemek.
  • Acele etmekten ve bir şey hakkında ön yargılı olmaktan kaçınmak.
  • Düşüncelerimizi, basitten karmaşığa doğru sıralamak.
  • Güç şeyleri olabildiğine parçalara bölmek.
  • Hiç bir şeyin unutulmadığından emin olmak üzere her şeyden olayları tam olarak saymak ve genel olarak tekrar tekrar gözden geçirmek.

Ömer Öcal

Rehberlik Uzmanı

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img