İçi Boşaltılan  Kavramlar  (Montessori)

İçi Boşaltılan Kavramlar (Montessori)

Başlıktan da anlaşıldığı üzere montessori eğitimin yaklaşımına dair bir yazı okuyacaksınız. 10 yıl önce böyle bir yazıya rastlasanız muhtemelen size yabancı olan bu kavram hakkındaki içeriği daha çok merak ederdiniz. Ancak şimdi ne öğretmenlerin, ne velilerin “montessori” terimine yabancı olduklarını düşünmüyorum. Neden mi? Çünkü bu terim eğitsel bir ifade olmasının dışında bir reklam terimine dönüşmüş durumda. Özellikle okul öncesi kurumlar kalburüstü bir programa sahip olduklarını ifade etmenin bir yolu olarak “montessori eğitim yaklaşımına sahip” ifadesini sıkça kullanmakta. Tüm tanıtımlarında montessori kavramını diline pelesenk eden bir kuruma girildiğinde tanıtım şöyle yapılabilmekte: “Tüm sınıflarımızda bir öğretmen, bir yardımcı öğretmen, 2 bakım ve temizlik görevlimiz var.” “Tüm oyuncaklardan beşer adet bulunduruyoruz.” “Oyuncaklarımızı sağlıklı plastikler kullanan markalardan alıyoruz.” “Çocuklarımızın her türlü özbakım ihtiyaçları sınıftaki yardımcı personellerimiz tarafından karşılanıyor.” “Sınıflarımızdaki sıralar, masalar sağlıklı plastikten rengarenk seçilmiştir, sınıfımızda bilgisayar yazıcı her türlü teknolojik donanım mevcuttur.” “Duvarlarımızı capcanlı masal kahramanları süslemektedir, özellikle bol resimli duvar kağıtları seçilmiştir.” “Gördüğünüz gibi çocukların dolaplarını en büyük boy olanlarından seçtik, içine pek çok eşya sığabilir.” “Çocuğunuz kendi yaş grubundaki çocuklarla bir arada olacak, hatta sınıfları oluştururken doğduğu ayada dikkat ediyoruz” Buraya kadar her şey güzel. Vaatler hatta belki de gerçekten sunulacak olan imkanlar olağanüstü. Ancak bir dakika, bu işte bir terslik var. Hani montessori eğitim felsefesine sahip sınıflarda ahşap oyuncaklar kullanılırdı, hani her oyuncaktan sadece bir tane bulunurdu. Amaç çocukların mecburen oyuncağı sırayla oynamasını ya da paylaşarak birlikte oynamasını sağlamak değil miydi? Hem montessori de çocuk mümkün olduğunca kendi bakımını kendi üstlenmiyor muydu? Hatta ve hatta kendi sınıfını kendi temizleyip, yemeğini kendi almıyor muydu? Nasıl olacak? Nasıl alacak çocuk bu kadar personel varken kendi yemeğini. Hani montessori de çocuğun doğa ve doğadaki gerçek nesnelerle teması önemliydi. Montessori sınıflarında oyuncaklardan ziyade gerçek nesneler, bitkiler yer alırdı. Hani montessori de sade ve uyumlu renkler kullanılırdı ortamlarda, bu sayede çocuk gerçek güzelliğin basitlik olduğunu fark ederdi. Hani sınıflarda tüm eşyalar (dolaplar) çocuğun boyuna göre tasarlanırdı. Hem hani montessori de farklı yaş grupları bir sınıfta yer alırdı. Bu doğal ortamda küçükler büyükleri gözlemler, büyükler ise küçüklere yardım ederdi. Belki buraya kadar yazılanları fazlaca eleştirel bulmuşsunuzdur. Halbuki ne okulda plastik oyuncaklar olması, ne fazlaca görevli olması ne diğerleri. Elbette bunların hiçbiri olumsuz şeyler değil, hele de anasınıfı dönemi için. Ancak benimsediğiniz eğitim yaklaşımına uygun hareket etmiyorsanız, eğitim ortamlarını bu yaklaşıma göre düzenlemiyorsanız aslında farkında olmadan kullandığınız terimin içini boşaltıyorsunuz demektir. Üstelik buraya kadar daha çok eğitim ortamının fiziksel açıdan eğitim felsefesiyle tutarsızlığı üzerinde duruldu. Uygulanan eğitim programının sürecinden, programı uygulayan öğretmenin programa dair yetkinliğinden hiç bahsedilmedi. Belki diğer konular akademik bir çalışmayla ele alınıp incelenir. Sonuç olarak ışıltılı eğitim sloganlarının altında yatan felsefeyi biraz sorgulamak, araştırmak gerekiyor galiba, en azından öğretmen olmanın üzerimize yüklediği sorumluluk gereği.

KAYNAKLAR Oğuz, B. U. V., & Akyol, A. K. (2006). Çocuk Eğitiminde Montessori Yaklaşımı. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15(1), 243-256. Öngören, Sema. Okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 4-5 yaş grubu çocuklarına geometrik şekil kavramı kazandırmada montessori eğitim yönteminin etkililiği. Diss. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008. Poyraz, H. ve Dere, H. (2003). Okulöncesi Eğitiminin İlke ve Yöntemleri. 2. baskı, Anı Yayıncılık, s.210, Ankara.

Dr. Melike ÇETİNKAYA Öğretim Programları Geliştirme Uzmanı

 

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img