Eski Sistem  Yeni İsim

Eski Sistem Yeni İsim

Milli Eğitim Bakanlığının 2017-2018 eğitim öğretim yılının sonunda yapmış olduğu LGS(Liseye Geçiş Sınavı) sınavı ile yayıncılık literatürüne yeni bir kavram girmiş oldu. Bu yeni kavramın adı “Yeni Nesil Soru”. Bu kavramı kullanma oranı son zamanlarda o kadar artmış durumdaki neredeyse tüm yayın evi sahiplerinin ve editörlerinin hatta öğretmenlerin bile dilinde. Oysa ölçme değerlendirmede böyle bir kavramın varlığına dair en ufak bir emare bulunmamakta. Hoş, kavramın nereden çıktığına dair bir bilgide yok. Sadece çıkış noktası ile ilgili çıkarımlarda bulunmak mümkün. Şöyle ki; son yapılan değerlendirme çalışmalarında gösterdiğimiz başarısızlık ile gündeme gelen PISA ve TIMS gibi sınavların ardından çıktığı kesin. PISA ve TIMS gibi uluslar arası değerlendirme sınavlarında gösterdiğimiz kötü performans sonucu, MEB bir raporlama çalışması başlatarak sonucun sebeplerini ortaya koymayı amaçlamıştır. Ölçme değerlendirme ve alan uzmanı akademisyenlerden oluşan bir komisyon tarafından gerekli incelemeler yapılış ve bir rapor hazırlanmıştır. Raporda değerlendirmeye katılan Türk öğrencilerin bilişsel alanın analiz, sentez ve değerlendirme basamaklarında yetersiz oldukları belirtilmiştir. Bu tespitin ardından MEB adı geçen beceri alanlarına yönelik etkinlik tasarımlarının ve ölçme değerlendirme uygulamalarının yapılabilmesi için bünyesinde bulunan öğretmenlere eğitimler düzenlemiştir. Hizmetiçi eğitimler kapsamında öğretmenleri ihtiyaca yönelik eğitmeye başlamıştır. Bu eğitimleri alan öğretmenler arasından alanında uzmanlaşmış, soru yazımında senaryo oluşturabilen, yaratıcılığı yüksek olanları ise soru yazım komisyonlarına almıştır. Bu öğretmenlerden PISA ve TIMS gibi uluslar arası sınavlarda çıkan soruların içeriğine ve yapısına uygun, benzer sorular yazmaları istemiştir. MEB’in uluslar arası sınavlarda yer alan soru türlerine yönelik bu eğilimi, PISA ve TIMS koordinatörlüklerinin yayınladıkları raporlarda ele aldıkları ve bizlerin daha öncesinde adını hiç bilmediğimiz birkaç kavramdan kaynaklanmaktadır.

Bu kavramlar “Matematik ve Fen Okur Yazarlığı”. Bizim için okur yazarlık; sadece anadilde bir metni oluşturan harflerin zihinde anlamlandırılması, düşüncelerin harf ve semboller kullanılarak kağıt üzerine aktarılmasından ibaret. Oysa okur yazar olmak sadece insanın herhangi bir dili gramerine uygun bir şekilde kağıda dökmesi veya zihinde anlamlandırmasından ibaret değil. Bilimin temelinde yer alan matematik ve fen gibi bilim dallarının da okur yazarlığı mevcut. Örneğin;matematik okuryazarlığı, “bireyin düşünen, üreten ve eleştiren bir vatandaş olarak bugün ve gelecekte karşılaşacağı sorunların çözümünde matematiksel düşünme ve karar verme süreçlerini kullanarak çevresindeki dünyada matematiğin oynadığı rolü anlama ve tanıma kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan yola çıktığımızda, öğrencilerimizin matematiği gerçek yaşama yönelik problem durumlarında pratik çözüm yolu üretmede kullanamadıkları anlaşılmaktadır. Bu sorunlar dikkate alınarak öğrencileri daha çok PISA ve TIMS’te kullanılan sorulara benzer sorulara maruz bırakmak en kolay çözüm yolu olarak kabul edilmiştir. Kabul edilen çözüm yollunun sürekliliğinin olması ve toplum tarafından da uygulamanın kabul edilmesi için LGS gibi bir seçme sınavında bu tarz sorulara yer verilmeye başlanmıştır. Belirttiğimiz amaçlar doğrultusunda hazırlanan sorular ve soruları içeren sınavlar toplum tarafından anlaşılmaya çalışırken bu işin endüstrisini elinde tutan yayın evleri tarafından doğru veya yanlışlığı düşünülmeden kaba taslak bir şekilde özümsenmeye çalışılmıştır. Özümsenmeye çalışılması bir problem oluşturmazken çok iyi anlaşılmış gibi davranılması büyük bir sıkıntı olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü yayın evleri, bilişsel düzeyi taksonominin üst basamaklarına yönelik ölçen soruları sanki ilk defa ortaya çıkmışçasına “Yeni Nesil” adıyla adlandırmış ve bu adlandırmaya uygun sorular yazdırmaya yönelik çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Kendileri bu alan ile ilgili hiçbir bilgiye sahip değillerken uzmanmış gibi davranmaya başlamışlar fakat soru yazacak uzmanın seçiminde tamamen ucuzcu bir yaklaşım sergileyerek işin muhteviyatından ve öneminden uzaklaşmışlardır.Analiz, sentez ve değerlendirme basamağına yönelik, gerçek yaşamdan yola çıkarak senaryolaştırılan, bir sorunun içinde en önemli beceri olarak okuryazarlığı da ölçen sorular yazdırmaları gerekirken,bilimsel temelleri ve alan ile alakalı akademik uzmanlıkları olmadığı için, herhangi bir görselin altında yazılı olan ve alışılagelmiş sorularda bulunan cümle sayısından fazla cümle sayısı ile yazılan soruları yeni nesil soru olarak adlandırıp yüceltmektedirler. Yani kısacası eski tarzın yeni kavramlarla süslenerek hazırlanmasına aldanıp doğru yaptıklarını zannederek gerçek soru yazarlarının kıymetini bilmemekte, sıradan soruları yeni nesil olarak adlandırıp kamuoyunu yanlış yönlendirmektedirler.

img

Hüseyin Kadir YÜKSEL

Yorumlar

img