DUVARDAKİ ÇOCUKLAR
Dünyanın bir çok yerleşim yerini yürüyerek gezme şansım oldu. Sayısını anımsamıyorum. Bazıları gözden ırak köylerken, bazıları dev dünya kentleriydi.
Sokaklarda dolaşırken insanlar, dükkanlar, heykeller, sokak ressamları, müzisyenleri, dini yapılar, gökdelenler, terkeldilmiş evler, duvarlar, tranvaylar, objektifime takılıyor.
Bir çok duvar, isimsiz sokak ressamlarının eserleriyle dolu. Duvarların bir bölümünde yaşamımızı sınırlayan kütleler, ya da özgürlüğümüzün sınırlarını bize anımsatan yapılar, ardında ne olduğunu hep merak ettiğimiz aşılması güç yüksek engeller.
Sokak sanatçıları, buldukları boş duvarları, bir hoyrat el tarafından silineceklerini bile bile, eserlere dönüştürüp iç seslerini duyurmak için dünyanın dört bir yanında uğraş veriyorlar. Çoğunda imza dahi yok. Hangi kente gidersem gideyim, gözlerim duvar resimlerini arıyor.
Seçici algım, duvarlarda “Mutluluğun resmi “ olacağını düşündüğüm “çocuk” resimlerini arıyor.
Duvar ressamlarının yapıtları, bir gün doğanın karşı konulamaz güçleri rüzgara, yağmura,ve kara yenik düşüp, yok olup gidecekler, ya da insan eliyle siliniverirler. Belki de yalnızca benim ya da başkalarının fotoğraf karelerinde yaşayacaklardı. Belki de bir derginin sayfalarında geleceğe kalacaklardı.
Bu sanat yapıtlarının en azından bazılarının yitip gitmesini engellemek düşüyle, deklaşörüme sürekli basmaya devam ediyorum.
Bir çok duvar, isimsiz sokak ressamlarının eserleriyle dolu. Duvarların bir bölümünde yaşamımızı sınırlayan kütleler, ya da özgürlüğümüzün sınırlarını bize anımsatan yapılar, ardında ne olduğunu hep merak ettiğimiz aşılması güç yüksek engeller.
Yorumlar
Yorum Yaz