ÇOCUĞUN GELİŞİM SÜRECİNDE, ETKİLEŞİM VE OYUN ARACI OLARAK  KİTAP-EDEBİYAT*

ÇOCUĞUN GELİŞİM SÜRECİNDE, ETKİLEŞİM VE OYUN ARACI OLARAK KİTAP-EDEBİYAT*

Çocuk ve Gelişim: Gelişim, yaşam boyunca devam eden bir süreci kapsar. Bu çalışmada, resimli kitapların bir etkileşim ve oyun aracı olarak okulöncesi dönemdeki çocuğun gelişimindeki yeri ve önemi çerçevelenmeye çalışılmıştır. “Yaşamın doğumdan önceki ve sonraki ilk üç yılı, devinimde, bilişsel ve duygusal işlevlerde gelişiminin en hızlı olduğu, insanın toplumsal bir varlık olarak benliğini kazanmasında büyük önemi olan bir dönemdir. Bebeklik ve erken çocukluk dönemi olarak adlandırılan bu gelişim evresinin özellikleri ilerdeki yaşam için belirleyicidir. ...Yaşamın diğer yıllarındaki değişimler aylar ve yıllar almaktayken, bebeklik dönemindeki değişimler günler içinde olur. Aynı zamanda bebeklik dönemindeki gelişim ve ruh sağlığı daha sonraki dönemler için vazgeçilmez bir temel oluşturur” (Öztürk Ertem, 2008: 812). Alanyazında, dil becerisi, ses ve sözcük bilgisi, harf tanıyabilme ve yazılı olana ilişkin kavramsal ve işlevsel bilginin; okuma yazma düzeyi ile akademik başarının öncüsü olduğu belirtilmektedir (Morrow, 2009; Otto, 2010’dan akt.: Santrock, 2011: 232). Öte yandan, “Çocukların erken dönemdeki ev yaşantıları, dil becerilerini ve bu da beraberinde okula hazır olma düzeyini etkilemektedir” (Forget-Dobois vd., 2009’dan akt.: Santrock, 2011: 232). Yaşamın ilk yıllarında çocuklar, kendilerinin yönettiği yer değiştirme becerileriyle toplumsal çevrelerini keşfetme, genişletme; emekleme, yürüme, koşma gibi yeteneklerini geliştirme olanağına kavuşur. Bu evrede, toplumsal ve devinişsel gelişimin bilişsel ve dilsel gelişim süreçleriyle bir bütünlük ve koşutluk içinde sürdürülebilmesi için çocukların duyu algılarının da çocuğa göreliği önceleyen uyaranlarla devindirilmesi gerekir. Uyaran, insanın duyu alıcılarını uyarma yeteneği bulunan, bir tepki yaratan uyarıcıdır (TÜBA, 2011: 1184). Duyuları devindirerek beyni algılama sürecine yönelten uyaranların bebeklik evresinden başlayarak çocukların yaşamına girmesi gerekir. Bilinmelidir ki duyu algılarının renk, ses, çizgi, sözcük gibi uyaranlarla öğrenme ve duyumsama sürecine katılması, duygu ve düşünce bilinçlenmesinin temel koşullarındandır. Algı, “Uyaranların duyu organları aracılığıyla beyne iletilmesi, beyinde tanınması ve değerlendirilmesi (TÜBA, 2012: 31-32); duyu ise “iç ve dıştan gelen uyaranların, duyu organlarıyla alınıp sinirler yoluyla beyne ulaşması sonucunda ortaya çıkan olgu” (TÜBA, 2012: 372); “insanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tat alma organları aracılığıyla algılama yeteneği” (Püsküllüoğlu, 1994: 334); olarak tanımlanmaktadır. Uzmanlar, duygu ve düşünce eğitimi ile zihinsel ve ruhsal gelişme için duygusal beslenmenin (yani duyu organları yoluyla çevreden gelen uyaranların algılanmasının) büyük önemi olduğunu belirtmektedir. “Algılanan uyaranlar, düşüncenin başlamasını sağlar; düşünce ne kadar erken başlar ve yeni uyaranlarla ne kadar beslenirse zihinsel gelişme o kadar hızlı olur” (Öztürk Ertem, 2008: 810). Çocuk ve Dil Gelişimi: Dil, tüm bildiklerimizi, kuşaktan kuşağa aktarmamıza ve zengin bir kültürel birikim oluşturmamıza olanak sağlayan bir araçtır. Uzmanlar, çocuğun dil gelişiminde biyolojik etkenlerin yanında çevresel yaşantıların da etkili olduğu düşüncesindedir. “14-24 aylık çocuklara günlük kitap okuma, çocukların 36 aylık olduklarındaki dil gelişimi ve bilişsel gelişimiyle olumlu yönde ilişkilendirilmiştir” (Santrock, 2011: 172). Yeni yürümeye başlayan bebekler iki sözcüklük anlatımlardan, üç, dört, beş sözcüklük anlatımlar yaratmaya doğru hızlı bir geçiş yaparlar. 2-3 yaş arasında basit cümleler yerine daha karmaşık cümleler kurabilirler (Santrock, 2011: 230; Sever, 2012: 38-40; Senemoğlu, 2007: 44-45). Okulöncesi dönemdeki çocukların çoğu, konuşulan dilin seslerini algılama ve dildeki tüm sesleri çıkarma konusunda yeterli duruma gelirler. 3 yaşına geldiklerinde tüm ünlüleri ve çoğu ünsüzleri boğumlandırabilirler (telaffuz edebilirler) (Menn ve Stoel-Gammon, 2009’dan akt.: Santrock, 2011: 230). Çoğu dil araştırmacısı, çocukların dünyaya dil edinimlerini sağlayacak özel sosyal ve dilsel yetilerle geldiklerine inanmakla birlikte, çevresel etkenlerin ve evde çeşitli dil çevreleriyle karşılaşmalarının çocukların dil gelişiminde farklılıklar yarattığı bilinmektedir (Güven ve Bal 2000: 13; Santrock, 2011: 176). Bu bağlamda, dil öğrenmeye hazır biyolojik bir donanıma sahip olan çocukların, dil edinimine yönelik deneyim kazanma çabalarının desteklenmesi gerekir. Çocukların ilgi ve gereksinmelerine seslenen dilsel çevreler oluşturma sürecinde, çocuklar için sanatçılar tarafından hazırlanmış öğretici ve yazınsal kitaplar önemli bir sorumluluk üstlenir. Bir hikâyenin konusu, belli olaylar dizisinden çok birbiriyle ilişkili olaylar dizisidir. Anaokuluna giden bir çocuk okuldaki bir gününü şöyle betimleyebilir: “Şarkı söyledik, resim yaptık, uyuduk, bir şeyler yedik, dışarıda oynadık ve öğretmenimiz bize kitap okudu.” Bu bir olaylar dizisidir ve gerçek yaşamda olaylar böyle gerçekleşir. Edebiyatta ise genellikle her olayın bir amacı vardır ve hikâyenin konusunu da bunlar oluşturur. Bir hikâyenin konusu, bağlantılar kurmak, nedenler ortaya koymak ve ilişkiler göstermekten başka bir şey değildir. İyi yapılandırılmış bir konuda olaylar daha sonra gerçekleşecekler konusunda ipucu verir, sezdirişlerde bulunur. Okurlar, “Şimdi neden bu oldu? Bu olay daha sonra olacakları nasıl etkileyecek?” vb. sorularla bir düşünme serüveninin içine girerler (Russell, 2005: 42). “Bir yazarın anlatacak iyi bir hikâyesinin olması yetmez; hikâyenin doğru sözcüklerle, doğru sırada ve iyi bir şekilde anlatılması gerekir” (Russell, 2005: 44). Edebiyat yapıtlarında sanatçıların özenli sözcük seçimi ve çeşitli uzunluktaki tümce yapılarılarıyla çocuklar için öykünebilecekleri birer dil çevresi yaratılır. Bu dil çevresinde, anadilinin anlatım olanakları, dil ve anlam evrenine uygun olarak çocuklara duyumsatılır. Çocukların sınırlı sözcük dağarcıkları öğretici ve kurgusal metinlerle desteklenir. Anlatı becerileri için onların düş ve düşünsel birikimleri beslenir. Erken dönemden başlayarak anabaların destekleyici tutum ve davranışları, çocukların hızlı bir gelişme gösteren sözcük dağarcıklarının iletişim becerilerinde bir yetkinleşmeye dönüşmesiyle somutlanır. Duyarlı ve bilinçli çabalarla oluşturulmuş bir dil çevresi, çocuklar için dinleme, konuşma, yazma ve okuma becerisi olarak adlandırılan dilsel becerilerin gelişimi için doğal bir ortam yaratır. Çocuk, anılan iletişim becerilerini uygulamalarla sürekli geliştirme olanağı bulur. Çocuklara, duygu ve düşüncelerini düzenlemede, biçimlendirmede yapılan rehberlik, onların sosyal ilişkileri için de yeni öğrenme fırsatları yaratır. Bunun için çocuğun dokunma, görme, işitme gibi çeşitli duyu algılarını öğrenme sürecine katacak, dilsel becerilerini ve keşfetme isteklerini devindirecek, çocukla yetişkin ya da akranları arasında oyun kurmasına, oynamasına olanak sağlayacak araçların çocukların yaşam alanına katılması büyük önem taşımaktadır. “Çocukların okuma yazma deneyimleri (çocuklara ne sıklıkla kitap okunduğu gibi), annelerinin bu etkinliklere katılımının niteliği (çocuğu bilişsel olarak uyarmak gibi) ve öğrenmesini kolaylaştıracak araçların karşılanmasının (yaşa uygun öğrenme araçları ve kitapları gibi) düşük gelirli ailelerdeki çocukların dil gelişiminde olumlu deneyimler sağladığını göstermiştir” (Rodriguez vd., 2009’dan akt.: Santrock, 2011: 232). Çocuk, Kitap ve Etkileşim: Etkileşim, çocuk gelişimi alanının bir terimi olarak (Alm. Interaktion, Fr. İnteraction, İng. İnteraction) “1. İki ya da daha fazla birey arasında karşılıklı paylaşıma dayanan bir iletişim süreci. 2. Çocuğun karşılaştığı durum ve kişi ile karşılıklı tepki içinde bulunması; gerçekleşen karşılıklı tepkilerin bütünü.” olarak tanımlanmaktadır (TÜBA, 2011: 433). Etkileşimin anlamsal çerçevesi, çocuğun kişi ya da bir durum/uyarıcı ile yaşadığı iletişim; bir uyarıcıya verdiği yanıt (tepki) olarak da çizilebilir. Çocuğun çevresindeki nesne ve varlıklarla girdiği her iletişim, doğal olarak bir etkileşim sürecidir. Bu süreçte çocuğun çevresindekilere vereceği her yanıt anlama ve anlatma becerilerinin de uygulamaya katılmasını gerektirir. Bu etkileşimde, çocuğun bilişsel, dilsel, kişilik ve toplumsal gelişimi açısından önemli yaşantılar edinmesine fırsatlar yaratacak etkili araçlardan biri de kitaplardır. Dilsel ve görsel birer uyaran olarak çocuk kitapları, 6 aylık evreden başlayarak çocukların çeşitli duyu algılarını devindiren, onlara anababa ya da başka bir yetişkinin rehberliğinde sosyal bir etkileşim ortamı yaratan araçlardır. Çocukların yaş ve ilgilerine seslenen öğretici ya da yazınsal özellikler taşıyan bu araçlar; çocukların hem bağımsız birer özne olarak hem de bir öğreticinin (yetişkinin) katkısıyla renk, çizgi ve sözcüklerin oluşturduğu anlam evrenini deneyimlemesine olanak sağlar. Görsel ve dilsel uyaranların duyu algılarını harekete geçiren işlevleriyle gerçekleşen bu deneyimleme, çocuğun bilişsel ve dilsel birikimini uygulamalarla sürekli yetkinleştiren bir etkileşim ortamı oluşturur. Çocuk, Oyun ve Etkileşim: Piaget’e göre, oyun, çocuğun bilişsel gelişimini hızlandırır. Çocuklara, yeterliklerini ve kazanılan becerileri rahat ve zevkli biçimde uygulama fırsatı yaratır. Ona göre, bilişsel yeterliklerin uygulanması gerekir; oyun da bu uygulama için mükemmel bir ortamdır. Vygotsky, çocukların kendi anlama ve düşünme yollarını sosyal etkileşim aracılığıyla geliştirdiklerini savunur. O da oyunu, bilişsel gelişim için harika bir ortam olarak görür. Vygotsky, oyunun özellikle taklit ve sembolik yanıyla ilgilenir; anabalara da çocukların bilişsel ve yaratıcı düşünce gelişimleri için bu tür hayali oyunları desteklemelerini önerir (Örneğin, bir çocuğun bir sopayı at olarak hayal etmesi ve ona at’mış gibi binmesi vb.) (Santrock, 2011: 267). Alanyazında da oyun, dil ve iletişim becerilerinin gelişimi için önemli bir eylem olarak tanımlanır. Küçük çocukların dil ve iletişim becerileri, oyun sürecinde roller ve kuralların tartışılması sırasında kullandıkları sözcükler ve sözcük öbekleriyle gelişim gösterir. Bu tür sosyal etkileşimler okuryazarlık becerilerine de yararlı olabilir (Coplan ve Arbeau, 2009’dan akt.: Santrock, 2011: 267). Özellikle, erken dönemde, çocukların çeşitli duyu algılarını uyaran sesli, hareketli vb. kitaplar; eğlenerek çeşitli yaşantılar edinmesi için ‘bir oyuncak olarak’ onların yaşam alanına katılmalıdır. Bu oyuncakların oluşturduğu eğlendirici anların-etkinliklerin çocukların devinişsel, bilişsel ve duyuşsal gelişimlerine ve kazanılmış yeterliklerini de uygulamalarına ortamlar yaratacağı bilinmelidir. Masal, hikâye gibi kurmaca metinlerde olay örgüsü, resim ve sözcüklerin anlatım olanaklarıyla oluşturulur. Olay örgüsüne sindirilmiş iletiler, çocukların düş ve düşünce devinimleriyle anlam kazanır. Metnin görsel ve dilsel simgelerini anlamlandırma, çocukların özneleşmesiyle olanaklıdır. Bu özneleşme, oyunun özelliklerini de içinde barındıran, çocukların içten güdülenmiş birer oyuncu olarak mış gibi de yaparak nice haz verici duygu durumları yaşayaleceği birçok süreci içerir. Başka bir söyleyişle, simgeleri anlama; onlardaki duygu ve düşünceleri kavrama, değerlendirme çocuk için de bir iletişim ve etkileşim sürecidir. Çocuğa, yaşam ve insan gerçekliğini sezmesine dönük, duyuşsal ve bilişsel birikimini de kullanabileceği doğal bir öğrenme süreci yaşatır. Kitabın özelliğine koşut olarak farklı becerilerini deneyimleme olanağı bulan bir çocuk için kendini doğal biçimde, özgürce gerçekleştirebileceği, çok uyaranlı bir ortam da yaratılmış olur. Bu bağlamda düşünüldüğünde, kitapların; ticari oyuncakların vakit geçirme, eğlendirme işlevlerine göre, daha kapsayıcı bir yaşantı edindirme olanağı yarattığı söylenebilir. Piaget’e göre, oyun, çocuğun bilişsel gelişimini hızlandırır. Çocuklara, yeterliklerini ve kazanılan becerileri rahat ve zevkli biçimde uygulama fırsatı yaratır. “Günümüzde doğal yaşam ortamında olan değişikliklerin insan gelişimini ne denli etkilediği artık bilinmektedir. ‘Doğa’, ‘biyoloji’, ‘genetik yapı’ kuramları yerlerini önce ‘çevre’, ‘ortam’ kuramlarına, daha sonra da ‘çok yönlü’ (transactional) kurama bırakmış, insanın genetik yapısının içinde yaşadığı ortam ile etkileşmesi sonucu gerçekleştiği görüşü benimsenmiştir” (Sameroff AJ, 1993’den akt.: Öztürk Ertem, 2008: 812). Evde gerçekleştirilen etkinlikler, yetişkinlerin kitap okumaya katılımı, ipuçları, desteği, çocukların güven duygusunu pekiştiren ve sevgi gereksinmelerini yanıtlayan bir etkileşimdir. Çocukları, içinde gelişim özelliklerine uygun, sanatçılar tarafından hazırlanmış kitapların da olduğu bir “dost ortamı”nda, duygu ve düşünce serüvenlerine isteklendirir. Çocuğa haz verecek bu ortama, “çocuk dostu oyun- öğrenme ortamı” yakıştırması da yapılabilir. Edebiyatın dille oluşturulan kurmaca evrenine, resmin çizgi ve renkle biçimlendirilmiş sanatsal dili de eklenince; ortaya, çocukların duyma ve düşünme yetilerini devindirecek, onlarda estetik bir bilinç uyandıracak çok uyaranlı bir iletişim ortamı çıkar. Resmin ve sözcüklerin anlatım olanaklarıyla oluşturulan bu ortam, çocukların yapılandıracakları yeni ve özgün duygu ve düşünce tasarımlarına kılavuzluk yapar. Yazınsal Etkileşim Sürecinin Özellikleri: Yazınsal metinlerde, sanatçıların görsel ve dilsel örüntüler içinde anlattıklarını, anlama ve anlamlandırma sorumluluğu çocuğa bırakılmıştır. Estetik okuma eyleminin araçları olan yazınsal metinlerde sunulanlar, çocukların düş ve düşünce devinimleriyle anlam kazanır. Sanatçıların çocuk okurla paylaşmak istedikleri, önermeler biçiminde sunulmaz. Söylenenleri dil ve yaşam deneyimine koşut olarak yazınsal ipuçlarının kılavuzluğunda anlamlandırma çocuğa bırakılır. Yazınsal etkileşim sürecinde, çocuğun duygu ve düşünce birikimine gereksinim duyması, her etkileşimde bu birikimi etkin biçimde kullanma isteği, çocuk için doğal bir duygu ve düşünce eğitimi sürecini işlettiği söylenebilir. Yazınsal etkileşim sürecinde, amaçlanan yaşantıları edinebilmesi için sanatçılar tarafından kurgulanan metinlerin; çocukların ilgi ve gereksinmelerine, dil ve anlam evrenlerine uygun olması gerekir. Kitapların tasarım ve içerik özellikleri, çocukların yaş ve gelişim düzeylerine göre, bilimsel ve sanatsal ilkeler uyarınca yapılandırılmalıdır. Çocukların kitaplarla kurdukları iletişimde, görsel algı eğitimi için tasarım; yaşama, insana ilişkin duyarlık edinmelerinde de içerik özelliklerinin önemli işlevi vardır. Çocukların gelişim süreçlerinde beklenilen etkinin sağlanabilmesi, kitapların tasarım ve içerik özellikleriyle etkili bir bütün oluşturmasına bağlıdır. Tasarım özelliği; boyut(lar), kağıt, kapak-cilt, sayfa düzeni, kullanılan harf (ler) ve resim gibi öğelerin; içerik özelliği de olay örgüsü, karakter (ler), zaman-mekan, konu-izlek, dil ve anlatım-biçem gibi öğelerin çocuğa göre ve onun gerçekliğini önceleyen bir bütün oluşturmasıyla sağlanabilir (Geniş bilgi için bkz.: Sever, 2013; Anderson, 2013; Sawyer, 2009; Lukens, 2007; Russell 2005). Sanatçılar tarafından oluşturulmuş, çocukların duygu ve düşünce evrenine yeni olanaklar katacak her yapıtın, onları yeni okumalara, kitaplarla etkili iletişimlere yönelteceği bilinmelidir. Yapılan araştırmalara göre, okul çağından önce çocukların uygun resimli kitaplarla buluşması ve onlara düzenli kitap okunması, çocukların okula başladıktan sonraki başarılarında büyük fark yaratmaktadır. Birçok kitap okunan, kitapları incelemeye ve hikâyeleri tekrar anlatmaya isteklendirilen çocukların iyi okurlar olmaya daha yatkın oldukları bilinmektedir (Anderson, 2013: 63). Demokratik bir toplumun sevgi ve saygı paydasında buluşan öznelerinin; iyi okurlar, okuma kültürü edinmiş bireyler olduğu söylenebilir.

KAYNAKLAR Anderson, Nancy A. (2013) Elementary Children’s Literature. Pearson Education. Inc., USA. Güven, Nergis ve Servet Bal (2000) Dil Gelişimi ve Eğitim: 0-6 Yaş Dönemindeki Çocuklar İçin Destekleyici Etkinlikler. İstanbul: Epsilon Yayını. Lukens, Rebacca J. (2007) Children Literature. Pearson Education. Inc., USA. Öztürk Ertem, İlgi (2008) “Bebeklik ve Erken Çocukluk Döneminde Gelişim ve Ruh Sağlığı”, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları I-II (Orhan ÖZTÜRK ve Aylin ULUŞAHİN). Ankara: Nobel Tıp Kitabevi, s.810-820. Püsküllüoğlu, Ali (1994) Arkadaş Türkçe Sözlük. Ankara: Arkadaş Yayınları. Russell, David L (2005) Literature for Children. Pearson Education, Inc., USA. Santrock, John W. (2011) Yaşam Boyu Gelişim “Life-Span Development” (Çev. Ed.: G. Yüksel). Ankara: Nobel Yayını. Sawyer, Walter E. (2009) Growing Up With Literature. Delmar, Cengage Learning, USA. Senemoğlu, Nuray (2007) Gelişim Öğrenme ve Öğretim ‘Kuramdan Uygulamaya’. Ankara: Gönül Yayıncılık. Sever, Sedat (2012) Çocuk ve Edebiyat. İzmir: Tudem Yayını. Sever, Sedat (2013) Çocuk Edebiyatı ve Okuma Kültürü. İzmir: Tudem Yayını. TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) (2011) Türkçe Bilim

 

Prof. Dr. Sedat SEVER Eğitimci

img

ERD

Eğitimde Rehberlik Dergisi, 2005 yılında eğitim ve rehberlik alanında çalışma yapan entelektüel dostlarla yaptığımız haftalık eğitim sohbetlerinden esinlenerek ortaya çıkmış bir faaliyettir. Sohbetlerimizi neden bir dergi etrafında toplamayalım, “düşüncelerimizi, çalışmalarımızı neden ihtiyaç duyan öğrencilere, anne babalara ulaştırmayalım?” düşüncesi yazın hayatına başlamamıza yol açtı. Bu güne kadar 24 sayı çıkardık. Kovid-19 sürecinde yayın faaliyetine 2 yıl ara verdik. Düşüncelerimiz, çalışm

Yorumlar

img