A’DAN Z’YE
Anlamı itibariyle sözlük; bir dildeki kelimelerin başka bir dildeki karşılıklarını veya aynı dildeki tanımlarını içeren ve alfabetik sıraya göre düzenleyen başvuru kaynağı eserlerdir. Sözlükleri güzel kılan; istediğiniz zaman başvurabilmeniz, istediğiniz sayfadan başlayabilmeniz, bilmediklerinizi ve merak ettiklerinizi ya da bilip de tarif edemediklerinizi öğrendiğiniz bir kaynak olmasıdır. Her yaştan öğrenmeye meraklı olan insanın sözlük kullanma alışkanlığı edinmesi hem diline, hem kültürüne yaşam kalitesini artıracak şekilde pozitif iyileştirmeler sağlar. An olur, herkesin kendine seslenmek için tercih ettiği bir hitap şekline bürünüverir. Bilgiye, fikir üzerinden ulaştığı için genel kültür seviyesini yukarıya taşır. Terim; kullanıldığı alana göre anlamı, genel kullanım alanından farklılaşan sözcüklerdir. Yani, bir bilim, sanat, meslek veya herhangi bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime veya deyimlerdir. Cemal Süreya terimleri: ‘Terimler, eşekarıları sözcüklerin, Acımasızdırlar, adsız ve süeldirler (sel gibi). Önlerine katarak insan ve hayvan listelerini, Sabah akşam kapınızın önünden geçirirler.’ olarak şiirsel bir anlatımla tanımlamıştır. ‘Terim’ kelimesinin bile evvelden yaygın olarak bilinen ‘ıstılah’ anlamından başka matematik ve mantık alanlarında farklı anlamlara gelen kullanımları vardır. Istılah, Osmanlı ve cumhuriyetin ilk dönemlerinde ‘terim’ kelimesi yerine kullanılan ve ‘üzerinde uzlaşılan, ittifak edilen’ anlamlarındaki ‘sulh’ kelimesinden türeyen isimdir. ‘Lügatte şöyle, ıstılahta böyle’ deyimi, terimlerin bir dalda farklı bir anlama gelebileceğini ifade eder. Yani terimlerin, bir uzlaşma ve ittifak sonucu belirlendiği, bildirdiği anlamın o konunun ilgilisi tarafından kavranarak, bilimsel çalışmalarda ve iş ilişkilerinde ortak bir dil oluşturduğu anlaşılır. ‘Istılah’ın lügat anlamı o devirlerde ‘Muayyen bir cemaatin, bir meslek erbabının bir lâfzı, mânâyı lûgavîsinden çıkararak başka bir mânâda müttefikan istimal etmeleri’ dir. Ne şimdiki nesil ‘müsellesin mesâha-i sathiyyesi, kaidesi kerre irtifâının nısfına mütekabildir.’ tanımını anlar, ne de 2 asır önce yaşamış olan ‘üçgenin alanı; tabanının, yüksekliğinin yarısıyla çarpımına eşittir.’ tanımını. Dil bu yüzden canlıdır ve sözlükler de o çağa ait kelimeleri anlamamıza yardımcı olur. Bu sebeplerden dolayı ‘terim sözlükleri’ ya o terimlerin içerdiği bilim veya zanaati/sanatı kendine meslek edinmiş kişiler tarafından ya da hobi veya koleksiyonerlik ruhu ile tematik biriktirmeyi amaç edinip geçmişi günümüze taşımayı görev edinen kişiler tarafından tercih sebebidir. Terim sözlükleri bu yüzden ‘efradını cami, ağyarını mani’ yani ‘içermesi gerekenleri içine alan, dışarıda bırakılması gerekeni dışarıda bırakan’ biçimde yapılanmalıdır. Yoksa ‘sözlük vurdukça tozar’ deyimindeki gibi ‘ne kadar öğrenirsen öğren, bir şeyler hep eksik kalacaktır,’ anlamında bir derinlikte boğulmaya sebep olur. Koleksiyon, çok geniş alanları kapsayan, ilgi duyulan bir alanda, o alanla ilgili nesnelerin öğrenme, yarar sağlama ve zevk amacıyla bir araya getirilerek kategorize edilmesidir. Bir nevi, sonraki nesile kültür aktarımıdır. ‘İnsan ancak kötü bir muhasebeciyse iyi bir koleksiyoncu olabilir’ der bir bilen. İnsanlar boş zamanlarını renklendirmek, yaşamlarını keyifli ve heyecanlı kılmak, öğrenmek, birikimlerinin sevdikleriyle paylaşmak için birtakım hobiler edinirler. Bu uğraşılar içinde, Roma döneminde imparatorların ve yüksek rütbelilerin bir ayrıcalık göstergesi olarak birtakım nesneler toplayıp sergilemesinden günümüze değin milyonlarca insanı peşinden sürükleyen koleksiyonculuk, başı çekmese de önemli bir yere sahiptir. Koleksiyon, koleksiyoncunun kimliğini yansıtır ve neye ilgi duyduğunu gösterir. Geçmişi bilmeden yaşayanlar, geleceğin ne getireceğini tahmin edemez. Geçmişi bilmek ve tarihi daha doğru yorumlayabilmek için yaşananları kayıt altına almak önemlidir. Bunun araçlarından biri de koleksiyon yapmaktır. Hafızası kuvvetli olan anı biriktirir, yardım duygusu gelişmiş olan dost biriktirir. Geride bir şey bırakmayan geride kalır, ileriye bir şeyler taşıyan kendini de ileriye taşır. Koleksiyonculuk, zorla veya toplumun dayatmaları gereği değil, zevk alınarak yapılan bir faaliyettir. Gençlere kazandıracağı en önemli şey, disiplindir. Aynı zamanda sabır, süreklilik, koruma, bilgi ve tecrübe öğretir. Sabır ister çünkü, hemen her parçayı alamazsınız ve hiçbir zaman tam olarak bitiremezsiniz. Süreklilik ister çünkü, aradığınız bir parçayı hiç ummadığınız bir yerde, hiç ummadığınız bir zamanda ve kişide bulabilirsiniz. Koruma ister çünkü, ilk günden itibaren tüm koleksiyonunuzu belli bir yerde toplamak, koruma altına almak ve kaybolmamasını sağlamak için tedbirler almanız gerekir. Bilgi ister çünkü, bilgisizce yapılan koleksiyon biriktirmeden öteye geçemez, üzerindeki hakimiyetiniz ve aidiyet duygunuz azalır. Tecrübe ister çünkü, bilgi birikimleriniz koleksiyona önayak olur. Koleksiyonunu düzenleyip koruma, temizleme ve tasniflemeyi öğrenip hayat felsefesine ekleyen kişi, karşısına çıkan her durumda bu düzeni farkında olmaksızın devam ettirir. Aynı zamanda paylaşma duygusu koleksiyonculuğun hem en önemli ön şartlarından, hem de en önemli kazanımlarından biridir. İstemek başlamanın, başlamak tamamlamanın altyapısını oluşturur. Keyifli okumalarla birlikte yeni yılın hepimize barış, güzellik, mutluluk ve koleksiyonla dolu dolu geçmesini dilerim. Her bir birey olarak ‘kitap ayracı’ huzuruyla kitapların arasında aldığımız hazzın aynısını tüm canlılar arasında da mutluluk içinde yaşamayı öğrenmeliyiZ.
Mustafa BAKAN Araştırmacı-Yazar
Yorumlar
Yorum Yaz